İSLAM ÖNCESi TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUTSALLIK İZAFE EDİLEN MADDI UNSURLAR
Türklerde Kutsallık İzafe Edilen Hayvanlar :Kurt
Türklerin yaşadıkları coğrafyanın çetin hava şartları onları derinden
etkilemiştir. Bozkırın zorlu tabiat şartları münasebetiyle Türkler; bazı hayvanları
ulaşım aracı olarak, bazılarını besin ihtiyacını karşılamak üzere, bazı hayvanları da
gücü dolayısıyla dini ve sosyal hayatlarında önemli bir mevki ye yerleştirmişlerdi. Bu
durum bir süre sonra bazı hayvaniara kutsallık atfedilmesine neden olmuştu. Bu
hayvanların en önemlilerinden biri de kurttur. Kurtlar Orta ve İç Asya'nın
hayvancılık ve avcılıkla geçinen topluluklarının en çok korktuğu hayvanlardan biri
olınuştur. Bu hayvana fizik kuvveti nedeniyle, alt edilmesi zor olduğundan,
tabiatüstü güçler atfedilmiş ve bu hayvanlar korku ile karışık bir saygı gösterilmiştir •
Kurt hemen hemen tüm Türk boylarının kabul ettiği kutsal bir varlıktır.
Kurt renklerine göre; Bozkurt, Gök Börü, Ak Kurt, Kızıl Kurt; efsanelerde
ıse Börü, Börte, Börcü, Asena, Sina, Cina, Cine, Cino, Yaşka olarak
adlandırılmaktadır .
Kurt (Börü), üstünlük, büyüklük, yiğitlik, devlet, hükümdarlık gibi
anlamları temsil etmektedir3
.
Aşina kelimesi aslında 'kurt' demektir. Aşİnanın yanı sıra, Türkçe'de
'kurt'a 'böri'/'buri' yahut 'kaşgir'/'kasgir', Moğolcada ise 'şonocino' denilirdi. 'A'
takısı Çince'de saygı ifadesi olarak kullanılır. Bu durun1da Aşina 'asil kurt' demektir. Kurt, Türklerde kutsal kabul edilmiştir. Zira Türkler kimi efsanelerde dişi,
kimisindeyse erkek kurttan türedikleri ne inanınışlardı .
Börü eski Türklerde bir ongun olarak, yani her boyun kendi sembolü olarak
gördüğü hayvan olarak görülür. Bunun sebebi, eski Türk inanışı ile eski dönemlere
kadar ulaşan geleneklerde ve bozkır coğrafyasının en güçlü hayvanı olarak görülüp
ona saygı duyulmasına dayanır .
Kurt Türklerde bir hayvan ata veya hayvan ana sembolü6
ve Türklerin kutsal
bir hayvanı idi 7
• Çünkü yaşadıkları coğrafyanın zorlu koşullarını onlarla birlikte
yaşayan ve paylaşan en güçlü hayvan kurt idi. Milli kült haline gelmiş olan bu
hayvanın Tanrı ile bağlantı kurduğuna inanılıyordu . Bu hayvan onlara her alanda
özellikle de askeri stratejilerde rehber olmuştur. Şöyle ki kurt öncelikle avına
uzaktaşmış görüntüsü vermekte, akabinde de aniden dönerek hızla avını
yakalan1aktadır. Türklerde kurdun bu taktiğini savaş meydanlarında başarıyla
uygulamışlardır. Nitekim bu strateji kadim Türk askeri literatüründe Turan Taktiği
olarak yerini almıştır.
Kurt algısı Türk kültüründe iki farklı şekilde tezahür eder: ilahi ve kutsal
yönü ile kötü ve hırsız tarafı. Bu birbirine zıt iki karakteristik özelliği karıştırmamak
gerekir. İlahi olan kurt genelde Gök-kurt olarak anılmaktadır. Bunun içindir ki Kırgız
Türkleri de yiğit ve seçkin kişilere "Kök Börü" derler. Bu yüce bir unvandır ve
destanlarda da geçmektedir9
.
Destanların1ızın en önen1li motiflerinden biri Kök Börü yani kurttur. Börü
bazen ana, bazen kılavuz, bazen sancaklarımıza aleın, yeri gelince kağanın ordusu,
bazen hükümdarın özelliklerini niteleyen bir sıfat, zaman zaman Türkleri
Ergenekon' dan çıkaran kağanın adı, bazen de hükün1darın kızıyla evlenen kutlu bir
varlık olarak karşımıza çıkmaktadır 10 •
Kök-Börü yani Gök-kurt ufukta yer yer beliriyor ve Türk milletine adeta
ilahi bir kuvvetle kılavuzluk ediyordu. Türklerin Anadolu'ya gelişleri de bu ilahi
hayvanın kılavuzluğu ile oln1uştur. "Göç!" deyince bütün Türk kütleleri harekete
geçmiş ve kurdun arkasından gitmişlerdi. Kurt, ufuktan kaybolunca da Türkler
hemen oracıkta konaklamışlardır. Ufukta bir daha görünmezse de "Tanrı 'nın emri
buraya yurt yapmakmış" deyip oraya yerleşmişlerdir. Demek ki Türk kavmi yurt
kurma sebebini ilahi emre bağlıyor ve yeni topraklarına da bu ilahi emirle
bağlanıyorlardı 1
Tabgaçlarda kurdun izleri vardır. T'ang Eyaletinde bir "kurt dağı mabedi"
bulunuyordu. Gau Yen ınıntıkasında da böyle bir mabed mevcuttu. Lung-şeng şehri
yanında bir kurt deresi vardı. Tabgaçlardan Mu Ş'ung kendisini tutsak eden asilerin
elinden kaçmaya muvaffak olunca, beyaz bir kurt gelmiş ve havlamıştı. Bu zat bunu
Tanrı tarafından gönderilen bir işaret addetmiş kurdun arkasından giderek, kendisini
takip edenlerin eline düşmekten kurtulmuştu. Çin imparatoru Mu Ş'ung'a bir kurt
namına bir n1abed yaptırmaya müsaade etmişti. Mu Ş'ung ailesi buraya kurbanlarını
getirirlerdi. Çiniiierin kötü yürekli insanları tarif ederken kullandıkları "fena yürekli
kurt oğlu" tabiri, Türk kut efsanesi ile ilgili olsa gerektir 12 .
Sır Tarduş Türklerinde de kurt efsanesinin mevcudiyeti biliniyor: Sır Tarduş
uruğunda bir adama kurt başlı bir adam görünmüş ve uruğunun yakında imha
edileceğini bildirmişti 13 •
Kurdun Türkler'e yaptığı kılavuzluğun en güzel örneklerinden birini
Türeyiş Destanı'nda görmekteyiz. Destana göre:
Gök-Türkler düşn1an bir kavme yenilmiş ve Türklerin hepsi bu düşn1an
kavin1 tarafından öldürülmüşlerdi. Yalnızca 1 O yaşında bir çocuk sağ kalmıştı. Lin Devleti'nin askerleri onun küçük olduğunu gördüler ve ona acıyarak öldürmediler.
Çocuğun ayaklarını kestiler ve bir bataklıkta otların arasına terk ettiler. Daha sonra
bir dişi kurt ortaya çıktı ve çocuğu emzirdi. Çocuk büyüyünce kurt ile birleşti ve kurt
gebe kaldı. Lin Devleti çocuğun hala yaşadığını öğrenince onu öldürmek için asker
gönderdi. Gelen askerler kurdu çocuğun yanında gördüler ve kurdu öldürmek
istediler. Kurt, çocuğu da alıp Turfan'ın kuzeydoğusunda bulunan bir dağa gitti. Bu
dağda derin bir mağaranın içinde bir ova vardı. Burası otlar ve çeşitli bitkiler ile kaplı
idi. Burası dört yanı dik dağlar ile çevrili bir mağaraydı. Kurt bu mağaranın içinde on
erkek çocuk doğurdu ve on oğul büyüyünce dışarıdaki on kızla evlendi. Gök-Türk
Devleti'ni kuran Bumin ve İstemi Kağanlar da bu on soydan biri olan Aşina soyuna
mensfıptular 14
• Bundan sonra da otağlarının önünde kurt başlı bir bayrak
bulundurdular. Bu, atalarını unutmadıklarının bir göstergesidir15 •
İlteriş Kağan'ın Gök-Türk Devleti'ni nasıl kurduğunu oğlu Kül Tigin'in
yazıtı açıkça göstermektedir:
"Türk Tanrısı ile Türklerin mukaddes yer-subları (Türk milletinin) kaderini
şöyle çizmişler. "Türk milleti yok olmasın, bir millet olsun diye, babam İlteriş Kağan
ile anneın İl Bilge Hatun'u Tanrı tepelerinden tutmuş ve üstüne çıkarmış. Bunun
üzerine babam, on yedi eri ile Çin'e isyan etmiş. Onun isyan ettiğini, Çin
egemenliğinin dışına çıktığını duyan ve ününü alan Türklerin şehirde oturanları
dağlara çıkmış ve dağdakiler de şehre inmiştir. Tanrı güç verdiği için babam kağanın
ordusu kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş" 16 .
Gök-Türklerin tuğlarının tepesinde altından yapılmış bir kuı1 başı heykeli de
bulunurdu. İlk ve kutsal atalarını unutmadıklarını göstermek için de devlet
sembollerinin başına bu kurt heykellerini koyarlardı. Bu heykellerio koyulduğu
tuğlar Türklerde bağımsızlık seınbolü idi 17 .
Gök-Türklerde siyasi iktidar kut tabiri ile ifade edilirdi. Kaynaklardan
anlaşıldığına göre otağ öngin (taht), tuğ (kurt başlı sancak) ve yay hükümdarlık
sembolleri idi. Çinliler de destekledikleri Gök-Türk prenslerine birer kurt başlı
sancak ve davul göndern1işlerdir. Bu şekilde onları hükümdar olarak tanıdıklarını
ifade etmek istemişlerdir ı 8
.
Gök-Türklerde dişi kurt, bir atadır. Oğuzlar da ise erkek boz kurt büyük
seferlerde önderlik eden milli bir kılavuzdur. Kurt, Türk kavimlerinin müşterek bir
ongunudur.
Uygur Türklerine ait olan Türeyiş Destanı'nda ise kurt, baba olma özelliğiyle karşımıza çıkar. Bu destana göre eski Hun beylerinden birinin çok güzel iki kızı vardır. Bu bey, kızlarının yalnızca Tanrılada evlenebileceğini düşünerek ülkenin uzak bir yerinde bir kule yaptırır ve iki güzel kızı bu kulede yaşamaya başlar. Hanın yakarışına dayanamayan Tanrı Bozkurt şeklinde kuleye gelir ve bu kızlarla evlenir. Bu evlenıneden doğan Dokuz Oğuz- On Uygur çocuklarının sesi Bozkurt sesine benzer ı 9
Yusuf Has Hac i b ünlü eseri Kutadgu Bilig' de kurt ile ilgili olarak;
"O domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azılı ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır20 "diyerek kurdun özelliği hakkında bilgi vermiştir.
Kaşgarlı Mahmud 'un eserinde de kuıi ile ilgili ifadelere şu şekilde yer verilmiştir:
Kul: Kelimesi izah edilirken verilen örneklerde kullanılan kurt kelimesi burada hırsız, açgözlü veya fırsatçı anlamlarında kullanılmıştır. Örnek: "Kul, efendisinin malını eline geçirdiğinde onu bitirir, fırsat gözler, düşman gibi davranır; köpek te bulunduğu ev için bir kurt gibidir, yiyecek bir şey bulduğu zaman hiç çekinmez, yer. Bu ifade, hizn1etlinin sahibine karşı sevgisi olmadığını göstermek için söylenir"2
Dede Korkut'ta da kahramanlar hayvaniara benzetilir. Bu yapılan benzetmelerden biri de kurttur. Dede Korkut hikayelerinde zikredilen Yügnek yiğitleri "yedi bayrı n kurduna" benzetilir22
Kurt Dede Korkut Hikayelerinde de kutsal bir hayvan olarak karşımıza çıkmaktadır. Dede Korkut Hikayeleri'nden Salur Kazan'ın evinin yağmalanması hikayesinde kurdun kutsallığı söylenmiştir.
"Kazan der:
Çağıl çağıl kayalardan çıkan su
Ağaç gemileri aynatan su
Hasan ve Hüseyin 'in hasreti su
Bağ ile bostanın ziyneti su
Ayşe ile Fatma'nın bakışı su
Koç atların gelip içtiği su
Kızıl develerio gelip geçtiği su
Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
Kara başım kurban olsun suyum sana
Dedi. Su nasıl haber versin. Sudan geçti bu sefer bir kurda rastladı. Kurdun yüzü mübarektir, kurt ile bir haberleşeyim dedi 23
Kurdun içinde yer aldığı efsaneterin birinde kurt astronomik bir sembol olarak kullanılmıştır. Küçük Ayı burcu bir arabayı çeken iki at ve Büyük Ayı burcu ise yedi kurttu. Eski Türk Mitolojisi 'ne göre bu yedi kurt, durmadan Küçük Ayı burcunun iki kısrağını kovalarlardı, fakat atları bir türlü tutamazlardı. Zaten tutmuş olsalardı, göğün ve yerin düzeni bozulacak ve kıyamet kopacaktı 24
Oğuz, Kağan olduktan sonra dünyayı ele geçirmek için seferlere çıkar. Bu seferlerinden birisini de Urum isminde bir kağan üzerine yapar.
"Sol yanında Urum adında bir kağan vardı. Bu kağanın askeri ve şehirleri pek çoktu. Bu Urum Kağan Oğuz Kağan'ın emrini dinlemezdi. Onun arkasından gitmezdi. Ben onun sözünü tutmam diyerek emrine bakmadı. Oğuz Kağan gazaba gelerek onun üzerine yürümek istedi~ bayrağını açarak, askeriyle ona karşı yürüdü. Kırk gün sonra Buz Dağ adında bir dağın eteğine geldi. Çadırını kurdurdu ve uyudu. Tan ağannca Oğuz Kağan 'ın çadırına güneş gibi bir ışık girdi. O ışıktan gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Bu kurt Oğuz Kağan'a hitap etti ve: Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; ey Oğuz, ben senin önünde yürümek istiyorum" dedi. Ondan sonra Oğuz Kağan çadırını döndürdü ve gitti. Gördü ki, askerin önünde gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt yürümektedir ve kurdun ardı sıra ordu gelmektedir. Gök tüylü ve gök yeleli bu büyük erkek kurt bir kaç gün sonra durdu. Oğuz Kağan da askeri ile durdu. Burada İtil Müren adında bir deniz vardı. Bu İtil Müren'in kenarında bir kara dağın önünde savaş başladı. Okla, kargı ile ve kılıçla vuruştular. Askerlerin arasında vuruşma çok oldu, halkın gönüllerinde kaygı çok oldu. Boğuşma ve vuruşma öyle yaman oldu ki, İtil Müren'in suyu zencefile gibi baştanbaşa kıp kırmızı oldu. Oğuz Kağan yendi ve Urum Kağan kaçtı. Oğuz Kağan Urum Kağan"ın hanlığını ve halkını aldı. Onun ordugahına pek çok cansız ve pek çok canlı ganimet düştü25 ."
Oğuz destanında, Oğuz Han'a zaman zaman kılavuzluk edip yol gösteren ve Tanrı tarafından gönderilen kutsal kurttan söz açılırken, hep 'gök tüylü, gök yeleli' deyimi de kullanılır. Burada kurda, 'gök' sıfatının verilmesi, onun kutsallığını ve Tanrı ile ilgisini göstermesinden başka bir maml taşımamaktadır26 .
Buna benzer bir aniatma bir Çuvaş efsanesinde de geçer. Bu efsaneye göre de Tanrı 'ya dua etmek için dağa çıkan Alp, duasını bitirince yanı başında ışıklar içinde bir kurt belirir ve onu Tanrı 'nın Alp' e yol göstermesi için gönderdiğini söyler. Kurt Alp ve milletini batıya Aramaşi Dağları 'na doğru götürür27 .
Oğuz Destanı'nda ve Çuvaş Alp anlatımında her iki kurdun da ilahi bir özellik taşıdığı açıktır. Zaten Çuvaş anlatmasında, Tanrı'ya yalvarma sonucu kurt peydalı oln1uştur. Her iki kurt da bir ışık içerisinde ortaya çıkarmıştır.
Hala çeşitli ülkelerdeki Türkler arasında söylenen masal ve halk hikayeleri arasında bozkurt uğur sayılmaktadır28 .
Kazakistan' da kurt, bir kısım Kıpçak Türklerinde olduğu gibi kaşkır olarak bilinir. Kaşkırın dişisinin koruyucu olduğuna inanılır. Dişi kaşkır'a müdahale edilmez. Ona özel saygı duyulur. Dişi kaşkır yatan bir devenin üzerinden atlasa, ona duyulan saygının bir sonucu olarak bundan bir hayır umulur. Kaşkırın gözlerinde büyü olduğuna inanılır. Kaşkır gözü ile büyüler. Kaşkır sadece kendisine inanan insana zarar vermez 29.
Kurt motifinin koruma, uğur, bereket getirdiği ınancı Türk halklarında mevcuttur. Bununla ilgili örnek vermek gerekirse;
-Kurdun dişini cebinde taşıyan kimseyenazar değmez.
-Kurdun kemiğini para çantasında taşıyan zengin olur. Bu kemik aynı zamanında çocuklar için nazarlık olarak ta kullanılır.
-Kurdun dişi gümüş kaplanır ve gelinin saçına takılır ise gelinnazar almaz.
- Kurt dişi, çocuk beşiklerinde kötü göze karşı koruyucu özelliktedir30. Kurt, Şamanizm' de de geniş bir yere sahiptir. Ku ts! bir mahiyete sahip olan Kurt, Ş aman davullarında mutlaka resmedilmesi gereken bir varlıktır3 1 •
Kök Börü yani Gök-kurt, büyük hükümdarların kudretini göstermek için kullanılan bir sıfat olarak da karşımıza çıkmaktadır32 .
12 Hayvanlı Türk Takvimi 'nde yer alan hayvanların Altay toplumları için özel anlamları vardır. Ancak bir tanesi çok daha fazla bir anlam taşır: Börü33 .
Kurdun "Bozkurt" veya "Gök yeleli kurt" olarak tezahür ettiği Türk kültüründe bu kutsallığının göstergesidir. Bu kurtlar göğün ve gökteki gücün yeryüzündeki tecellisi, onun somutlaşmış halidir. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki kutsal olan, herhangi bir kurt değil "Bozkurt" veya ~~Gök-Kurt"tur.
Kurt hakkındaki telakkiler, ona atfedilen kutsallık onun totem olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla da Türklerde totemciliğin n1evcut olduğuna dair iddialara neden oln1uştur. Bozkurt Şaman dualarında Tanrı ile iletişimi sağlayan bir ruh olarak kabul edilmesi, Uygur ve Gök-Türk efsanelerinde de ata şeklinde tarif edilmesi kurdun, Türk sosyal hayatında kökleşmiş bir geleneğe sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum ona tapıldığını değil yalnızca saygı duyulduğunu ortaya koymaktadır34 . Kurttan türediklerine inanma ve ona saygı duyma Hun'lardan itibaren Türk kültürünün özel bir parçasıdır35 .
Kurta "Gök-Kurt" denilmesi onun renk sembolizmi içindeki yerini de belirtmiş ve gök rengi aynı zamanda göğü anlattığı için Gök-Börü adını da taşıyan kurt Gök-Tanrı'nın sen1bolü olmuştur36 .
Türklerin menkıbelerinde kurt (börü) Gök-Tanrı 'nın temsilcisi veya bir ruh olarak tanıtılmıştır37 .
Altay Destanı Maaday Kara'da da kurt önemini göstermektedir. Bu destan dünyayı ayakta tutan korkunç büyük balıklardan, bir birine eş iki balinadan; demir kavak ve altındaki birbirine eş iki zehir sarısı yılandan, boz kısraktan bahseder. Üç maraldan birinin karnında altın bir kutu vardır, bu kutu içinde birbirine eş iki bıldırcın yavrusu bulunmaktadır. Bunlardan biri destanın kahramanı Karakula~nın, biri de atının ruhudur. Bu bıldırcınlar ölürse Kara Kula da ölecektir. Yerin sahibi yedi kurt ulumakta, Altay'ın efendisi dokuz kuzgun gökte çığlıklar atmaktadır. Karakula'ya verdikleri sözü yerine getirmek için harekete geçmişlerdir38 .
Yakut Türklerinin efsanelerinde "Ay tutulması" olayında da kurt önemli bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Şöyle ki:
Ay dolunay biçimini alıp gökte bir tepsi gibi parlayınca kurtlar ile ayılar aya hücum edip ayı yiyorlar ve bu yüzden de ay tutuluyorn1uş. Bazı efsanelere göre de ay dolun oldukça kurtlar Ay'a hücum ederek onu yiyorlarmış, fakat buna rağmen Tanrı, ayı yine diriltip olgunlaştırıyormuş 39 .
Yakutlar "Yada Taşı"na "sata" derler ve bu taş Yakutlara göre at, inek, ayı, kurt gibi hayvanların içinde bulunur ve en kuvvetli taş kurdun karnından çıkarılırdı. Şamanlar da bundan kar, yağmur yağdırır ve fırtına yaparlardı 40 . Bu Türklerin sosyal ve ekonomik hayatlarında son derece önemli bir olgu idi. Zira şamanlar bu şekilde Yada Taşı 'nı kurdun karnından çıkararak yağmur yağdırıyor ve bu yağmurlar tarlalardaki mahsulleri besleyerek ekonomiye canlılık kazandırdı. Bu yönüyle kurt aslında Türklerin sosyal ve ekonomik hayatiarına da katkı sağlıyordu.
Hayvanların sürat, kuvvet ve bazı hususlarda insanlardan üstün tarafları vardır. Kahramanlar ve şamanlar büyük bir vazife yapmak isterlerse hayvanların güçlü yönlerinden istifade etmek veya onlardan ilham almak arzusuyla onların fiziki b . . d d"l 41 görünümlerine benzemek mecurıyetındey dıler .
Kurt figürü şamanın davulu üzerinde görülen bir figürdü. Ayrıca Şamanist törenlerde, şaman karada, denizde ve havada yaşayan hayvanların, derilerini ve kemiklerini yanına alarak onlardan yardım dilenirdi. Şaman bu törenlerde sol tarafında kurt derilerini, sağ yanında ise balık, yılan kemikleriyle birlikte ayı postu bulundururdu42 . Çünkü bu hayvanlar birer ongun olduklarından iyilik getirdikleri gibi bazen kötülük te getirebiliyordu. Mesela hastalıklar hep onlardan gelirdi. Bu nedenle şaman onları yanında bulundurarak ayİnlerde onlardan yardım dilenirdi.
Kurt 0 coğrafi mekanda en korkulan hayvan olması ve bulundukları mekanlarda sıkışıp kalan Türk kavimlerine yol gösteren konumu ile türeyiş destanlarında ata kültü ile ilintili en önemli s imge haline gelmiştir43
Görüldüğü gibi Türk boylarının kültürlerinde kurt pek çok özelliğiyle çok geniş bir yer tutmaktadır. Burada önemli olan nokta, kurdun yol göstericiliğidir. Anlatılan her iki örnekte de kurt, kutsal bir özellik göstermektedir. Kahramanları adeta doğru yere götürmekle görevlendirilmiştir.
Uygur Türklerine ait olan Türeyiş Destanı'nda ise kurt, baba olma özelliğiyle karşımıza çıkar. Bu destana göre eski Hun beylerinden birinin çok güzel iki kızı vardır. Bu bey, kızlarının yalnızca Tanrılada evlenebileceğini düşünerek ülkenin uzak bir yerinde bir kule yaptırır ve iki güzel kızı bu kulede yaşamaya başlar. Hanın yakarışına dayanamayan Tanrı Bozkurt şeklinde kuleye gelir ve bu kızlarla evlenir. Bu evlenıneden doğan Dokuz Oğuz- On Uygur çocuklarının sesi Bozkurt sesine benzer ı 9
Yusuf Has Hac i b ünlü eseri Kutadgu Bilig' de kurt ile ilgili olarak;
"O domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azılı ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır20 "diyerek kurdun özelliği hakkında bilgi vermiştir.
Kaşgarlı Mahmud 'un eserinde de kuıi ile ilgili ifadelere şu şekilde yer verilmiştir:
Kul: Kelimesi izah edilirken verilen örneklerde kullanılan kurt kelimesi burada hırsız, açgözlü veya fırsatçı anlamlarında kullanılmıştır. Örnek: "Kul, efendisinin malını eline geçirdiğinde onu bitirir, fırsat gözler, düşman gibi davranır; köpek te bulunduğu ev için bir kurt gibidir, yiyecek bir şey bulduğu zaman hiç çekinmez, yer. Bu ifade, hizn1etlinin sahibine karşı sevgisi olmadığını göstermek için söylenir"2
Dede Korkut'ta da kahramanlar hayvaniara benzetilir. Bu yapılan benzetmelerden biri de kurttur. Dede Korkut hikayelerinde zikredilen Yügnek yiğitleri "yedi bayrı n kurduna" benzetilir22
Kurt Dede Korkut Hikayelerinde de kutsal bir hayvan olarak karşımıza çıkmaktadır. Dede Korkut Hikayeleri'nden Salur Kazan'ın evinin yağmalanması hikayesinde kurdun kutsallığı söylenmiştir.
"Kazan der:
Çağıl çağıl kayalardan çıkan su
Ağaç gemileri aynatan su
Hasan ve Hüseyin 'in hasreti su
Bağ ile bostanın ziyneti su
Ayşe ile Fatma'nın bakışı su
Koç atların gelip içtiği su
Kızıl develerio gelip geçtiği su
Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
Kara başım kurban olsun suyum sana
Dedi. Su nasıl haber versin. Sudan geçti bu sefer bir kurda rastladı. Kurdun yüzü mübarektir, kurt ile bir haberleşeyim dedi 23
Kurdun içinde yer aldığı efsaneterin birinde kurt astronomik bir sembol olarak kullanılmıştır. Küçük Ayı burcu bir arabayı çeken iki at ve Büyük Ayı burcu ise yedi kurttu. Eski Türk Mitolojisi 'ne göre bu yedi kurt, durmadan Küçük Ayı burcunun iki kısrağını kovalarlardı, fakat atları bir türlü tutamazlardı. Zaten tutmuş olsalardı, göğün ve yerin düzeni bozulacak ve kıyamet kopacaktı 24
Oğuz, Kağan olduktan sonra dünyayı ele geçirmek için seferlere çıkar. Bu seferlerinden birisini de Urum isminde bir kağan üzerine yapar.
"Sol yanında Urum adında bir kağan vardı. Bu kağanın askeri ve şehirleri pek çoktu. Bu Urum Kağan Oğuz Kağan'ın emrini dinlemezdi. Onun arkasından gitmezdi. Ben onun sözünü tutmam diyerek emrine bakmadı. Oğuz Kağan gazaba gelerek onun üzerine yürümek istedi~ bayrağını açarak, askeriyle ona karşı yürüdü. Kırk gün sonra Buz Dağ adında bir dağın eteğine geldi. Çadırını kurdurdu ve uyudu. Tan ağannca Oğuz Kağan 'ın çadırına güneş gibi bir ışık girdi. O ışıktan gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt çıktı. Bu kurt Oğuz Kağan'a hitap etti ve: Ey Oğuz, sen Urum üzerine yürümek istiyorsun; ey Oğuz, ben senin önünde yürümek istiyorum" dedi. Ondan sonra Oğuz Kağan çadırını döndürdü ve gitti. Gördü ki, askerin önünde gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt yürümektedir ve kurdun ardı sıra ordu gelmektedir. Gök tüylü ve gök yeleli bu büyük erkek kurt bir kaç gün sonra durdu. Oğuz Kağan da askeri ile durdu. Burada İtil Müren adında bir deniz vardı. Bu İtil Müren'in kenarında bir kara dağın önünde savaş başladı. Okla, kargı ile ve kılıçla vuruştular. Askerlerin arasında vuruşma çok oldu, halkın gönüllerinde kaygı çok oldu. Boğuşma ve vuruşma öyle yaman oldu ki, İtil Müren'in suyu zencefile gibi baştanbaşa kıp kırmızı oldu. Oğuz Kağan yendi ve Urum Kağan kaçtı. Oğuz Kağan Urum Kağan"ın hanlığını ve halkını aldı. Onun ordugahına pek çok cansız ve pek çok canlı ganimet düştü25 ."
Oğuz destanında, Oğuz Han'a zaman zaman kılavuzluk edip yol gösteren ve Tanrı tarafından gönderilen kutsal kurttan söz açılırken, hep 'gök tüylü, gök yeleli' deyimi de kullanılır. Burada kurda, 'gök' sıfatının verilmesi, onun kutsallığını ve Tanrı ile ilgisini göstermesinden başka bir maml taşımamaktadır26 .
Buna benzer bir aniatma bir Çuvaş efsanesinde de geçer. Bu efsaneye göre de Tanrı 'ya dua etmek için dağa çıkan Alp, duasını bitirince yanı başında ışıklar içinde bir kurt belirir ve onu Tanrı 'nın Alp' e yol göstermesi için gönderdiğini söyler. Kurt Alp ve milletini batıya Aramaşi Dağları 'na doğru götürür27 .
Oğuz Destanı'nda ve Çuvaş Alp anlatımında her iki kurdun da ilahi bir özellik taşıdığı açıktır. Zaten Çuvaş anlatmasında, Tanrı'ya yalvarma sonucu kurt peydalı oln1uştur. Her iki kurt da bir ışık içerisinde ortaya çıkarmıştır.
Hala çeşitli ülkelerdeki Türkler arasında söylenen masal ve halk hikayeleri arasında bozkurt uğur sayılmaktadır28 .
Kazakistan' da kurt, bir kısım Kıpçak Türklerinde olduğu gibi kaşkır olarak bilinir. Kaşkırın dişisinin koruyucu olduğuna inanılır. Dişi kaşkır'a müdahale edilmez. Ona özel saygı duyulur. Dişi kaşkır yatan bir devenin üzerinden atlasa, ona duyulan saygının bir sonucu olarak bundan bir hayır umulur. Kaşkırın gözlerinde büyü olduğuna inanılır. Kaşkır gözü ile büyüler. Kaşkır sadece kendisine inanan insana zarar vermez 29.
Kurt motifinin koruma, uğur, bereket getirdiği ınancı Türk halklarında mevcuttur. Bununla ilgili örnek vermek gerekirse;
-Kurdun dişini cebinde taşıyan kimseyenazar değmez.
-Kurdun kemiğini para çantasında taşıyan zengin olur. Bu kemik aynı zamanında çocuklar için nazarlık olarak ta kullanılır.
-Kurdun dişi gümüş kaplanır ve gelinin saçına takılır ise gelinnazar almaz.
- Kurt dişi, çocuk beşiklerinde kötü göze karşı koruyucu özelliktedir30. Kurt, Şamanizm' de de geniş bir yere sahiptir. Ku ts! bir mahiyete sahip olan Kurt, Ş aman davullarında mutlaka resmedilmesi gereken bir varlıktır3 1 •
Kök Börü yani Gök-kurt, büyük hükümdarların kudretini göstermek için kullanılan bir sıfat olarak da karşımıza çıkmaktadır32 .
12 Hayvanlı Türk Takvimi 'nde yer alan hayvanların Altay toplumları için özel anlamları vardır. Ancak bir tanesi çok daha fazla bir anlam taşır: Börü33 .
Kurdun "Bozkurt" veya "Gök yeleli kurt" olarak tezahür ettiği Türk kültüründe bu kutsallığının göstergesidir. Bu kurtlar göğün ve gökteki gücün yeryüzündeki tecellisi, onun somutlaşmış halidir. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki kutsal olan, herhangi bir kurt değil "Bozkurt" veya ~~Gök-Kurt"tur.
Kurt hakkındaki telakkiler, ona atfedilen kutsallık onun totem olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla da Türklerde totemciliğin n1evcut olduğuna dair iddialara neden oln1uştur. Bozkurt Şaman dualarında Tanrı ile iletişimi sağlayan bir ruh olarak kabul edilmesi, Uygur ve Gök-Türk efsanelerinde de ata şeklinde tarif edilmesi kurdun, Türk sosyal hayatında kökleşmiş bir geleneğe sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum ona tapıldığını değil yalnızca saygı duyulduğunu ortaya koymaktadır34 . Kurttan türediklerine inanma ve ona saygı duyma Hun'lardan itibaren Türk kültürünün özel bir parçasıdır35 .
Kurta "Gök-Kurt" denilmesi onun renk sembolizmi içindeki yerini de belirtmiş ve gök rengi aynı zamanda göğü anlattığı için Gök-Börü adını da taşıyan kurt Gök-Tanrı'nın sen1bolü olmuştur36 .
Türklerin menkıbelerinde kurt (börü) Gök-Tanrı 'nın temsilcisi veya bir ruh olarak tanıtılmıştır37 .
Altay Destanı Maaday Kara'da da kurt önemini göstermektedir. Bu destan dünyayı ayakta tutan korkunç büyük balıklardan, bir birine eş iki balinadan; demir kavak ve altındaki birbirine eş iki zehir sarısı yılandan, boz kısraktan bahseder. Üç maraldan birinin karnında altın bir kutu vardır, bu kutu içinde birbirine eş iki bıldırcın yavrusu bulunmaktadır. Bunlardan biri destanın kahramanı Karakula~nın, biri de atının ruhudur. Bu bıldırcınlar ölürse Kara Kula da ölecektir. Yerin sahibi yedi kurt ulumakta, Altay'ın efendisi dokuz kuzgun gökte çığlıklar atmaktadır. Karakula'ya verdikleri sözü yerine getirmek için harekete geçmişlerdir38 .
Yakut Türklerinin efsanelerinde "Ay tutulması" olayında da kurt önemli bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Şöyle ki:
Ay dolunay biçimini alıp gökte bir tepsi gibi parlayınca kurtlar ile ayılar aya hücum edip ayı yiyorlar ve bu yüzden de ay tutuluyorn1uş. Bazı efsanelere göre de ay dolun oldukça kurtlar Ay'a hücum ederek onu yiyorlarmış, fakat buna rağmen Tanrı, ayı yine diriltip olgunlaştırıyormuş 39 .
Yakutlar "Yada Taşı"na "sata" derler ve bu taş Yakutlara göre at, inek, ayı, kurt gibi hayvanların içinde bulunur ve en kuvvetli taş kurdun karnından çıkarılırdı. Şamanlar da bundan kar, yağmur yağdırır ve fırtına yaparlardı 40 . Bu Türklerin sosyal ve ekonomik hayatlarında son derece önemli bir olgu idi. Zira şamanlar bu şekilde Yada Taşı 'nı kurdun karnından çıkararak yağmur yağdırıyor ve bu yağmurlar tarlalardaki mahsulleri besleyerek ekonomiye canlılık kazandırdı. Bu yönüyle kurt aslında Türklerin sosyal ve ekonomik hayatiarına da katkı sağlıyordu.
Hayvanların sürat, kuvvet ve bazı hususlarda insanlardan üstün tarafları vardır. Kahramanlar ve şamanlar büyük bir vazife yapmak isterlerse hayvanların güçlü yönlerinden istifade etmek veya onlardan ilham almak arzusuyla onların fiziki b . . d d"l 41 görünümlerine benzemek mecurıyetındey dıler .
Kurt figürü şamanın davulu üzerinde görülen bir figürdü. Ayrıca Şamanist törenlerde, şaman karada, denizde ve havada yaşayan hayvanların, derilerini ve kemiklerini yanına alarak onlardan yardım dilenirdi. Şaman bu törenlerde sol tarafında kurt derilerini, sağ yanında ise balık, yılan kemikleriyle birlikte ayı postu bulundururdu42 . Çünkü bu hayvanlar birer ongun olduklarından iyilik getirdikleri gibi bazen kötülük te getirebiliyordu. Mesela hastalıklar hep onlardan gelirdi. Bu nedenle şaman onları yanında bulundurarak ayİnlerde onlardan yardım dilenirdi.
Kurt 0 coğrafi mekanda en korkulan hayvan olması ve bulundukları mekanlarda sıkışıp kalan Türk kavimlerine yol gösteren konumu ile türeyiş destanlarında ata kültü ile ilintili en önemli s imge haline gelmiştir43
Görüldüğü gibi Türk boylarının kültürlerinde kurt pek çok özelliğiyle çok geniş bir yer tutmaktadır. Burada önemli olan nokta, kurdun yol göstericiliğidir. Anlatılan her iki örnekte de kurt, kutsal bir özellik göstermektedir. Kahramanları adeta doğru yere götürmekle görevlendirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder