Sibirya Türkleri
SAHA (SAKA) CUMHURİYETİ Rusya Federasyonunda Slav kökenli olmayan ve en geniş yüzölçümüne (3.103.000 km2) sahip olan Saha – Yakut – Cumhuriyetinin sadece % 1’i tarıma elverişlidir. Ancak altın, elmas, kurşun ve kömür bakımından dünyanın en zengin topraklarına sahiptir. Ormancılık, balıkçılık ve hayvancılık diğer geçim kaynakları arasındadır. Başkenti Yakutsk olan Yakutistan’ın nüfusu 2 milyon civarındadır. Topraklarının büyük bölümü buzullar, tundralar ve dağlarla kaplıdır. Sahalara “Yakut” adını başkaları vermiştir. Çarlık Rusya’sı döneminden itibaren Sahalara “Yakut” denmiştir. 1990 yılında bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Sahalar “Yakutistan” yerine kendi yurtlarını “saha yeri” ve devletlerinin adını da “SAHA CUMHURİYETİ” olarak değiştirmişlerdir. Saha Türklerinin ataları Tülüs Türk boyları ve Kıpçak boylarıdır. Sibir Hanlığını yıkarak doğuya ilerleyen Çarlık Rusya’sı, yaptığı misyonerlik çalışmaları sonucunda Saha Türklerinin bir kısmını Hıristiyanlaştırmıştır. Halkın bir kısmı ise eski Türk dini olan Gök Tanrı dininin gelenek ve ibadetlerinden vazgeçmeyerek bu gelenekleri günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Saha Türklerinin, tarihteki Sakaların (İskitler) kapalı bir topluma dönüşerek günümüze kadar gelen torunları oldukları hem kendileri, hem de bazı araştırmacılarca kabul edilmektedir. TUVA ÖZERK CUMHURİYETİ M.Ö. 2. ve 3. Yüzyıllarda Orta Asya’da Altay Dağları civarında ortaya çıkan bu Türk boyu, önceleri Tıva adıyla anılırken, daha sonra Köktürk hâkimiyetine girmiş ve zamanla kuzeye doğru çekilmiştir. 1200’lü yılların başında Cengiz’in Türk – Moğol İmparatorluğunun ana unsurlarından biri olan Tuva’lar 500 yıl süren bu dönemde önemli ölçüde Moğol kültüründen etkilenmişlerdir. Tuva Cumhuriyeti, 1914'te Ruslar tarafından işgal edilmiş ve 1921'de Cumhuriyet olarak bağımsızlığını tekrar kazanmıştır. Tannu Tuva Halk Cumhuriyeti olarak kurulmuş, 1926'da adı Tuva Halk Cumhuriyeti'ne dönüşmüştür. Ülke 17 Ağustos 1944'te yeniden Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Önceleri Muhtar bölge olarak, 1965'ten itibaren de muhtar cumhuriyet olarak SSCB içinde yerini almıştır. 1993 yılında Tuva Cumhuriyeti adıyla Rusya Federasyonuna bağlanan Tuvaların resmi dini Budizm olmakla beraber halkının büyük çoğunluğu eski Türk dini olan Gök Tanrı dinine mensuptur. Başkenti “Kızıl” olan cumhuriyetin yüzölçümü 170.000 km2’dir. Tuva Türk Lehçesi eski Türkçenin ses ve yapı özelliklerini günümüze en iyi şekilde taşımakla beraber Rusça, Moğolca, Tibetçe, Çince ve Mançuca kelimelerini de bünyesine almıştır. Tuvalılar zengin bir sözlü edebiyat geleneğine ve gelişmekte olan yazılı edebiyata sahiptirler. Tuva halkının en önemli destanı “Keser”, 1963 yılında yayınlanmıştır. ALTAY ÖZERK CUMHURİYETİ Altay Cumhuriyeti Altay – Sayan dağları ve Yenisey Irmağı havzasını içine almaktadır. 100.000 km2’ye yaklaşan bu topraklarda 90.000 Altay Türkü yaşamaktadır. Milattan önceki yıllarda Sakalar ve Hunların, milattan sonraki yıllarda ise Göktürk – Uygur ve Kırgız devletlerinin hâkimiyeti altına giren bu bölge 19.Yy.’ın ikinci yarısından itibaren Rusların işgaline uğramıştır. Ruslar tarafından hızla Hıristiyanlaştırılan Altay Türkleri, ülkelerini büyük bölümü dağlık olduğu için balıkçılık, arıcılık ve avcılıkla geçinmeye çalışmaktadırlar. 1990’lı yılların başında Sovyetler Birliği dağılma sürecine girince “Dağlık Altay Cumhuriyeti” adıyla Rusya Federasyonuna bağlanmışlardır. Bu cumhuriyetin başkenti Gorno-Altaysk’tır. Dünyanın en güzel doğal yapısına sahip olan Altay ülkesinin önemli bir bölümü 2001 yılında UNESCO tarafından tescillenmiştir. HAKASYA ÖZERK CUMHURİYETİ Göktürk – Uygur ve Kırgız devletlerinin kurulduğu bugünkü Hakas toprakları Türk dili ve tarihi bakımından çok önemli bir yere sahiptir. Güneydoğu Sibirya’da yaşayan Hakaslar Türkçe konuşan Türk – Kırgız kökenli bir halktır. Kırgızların dünyaca ünlü destanları Manas da bu olaydan bahsetmektedir. Manas Destanı'nın anlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünkü vatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. IXX yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması , Yenisey Kırgızları'nın ayrı bir kimlik kazanmasına ve Hakas adını kabullenmelerine neden olmuştur. Hakas Türkçesi Uygur grubuna dâhildir. Halkın önemli bir bölümü hristiyandır, diğerleri ise eski Türk dini olan Gök tanrı dinine mensupturlar. Araştırmacılar Hakasların Yenisey Kırgızları ile Uygurların karışmasından meydana gelmiş olabilecekleri üzerinde fikir birliğine varmışlardır. 100.000 nüfusa sahip olan Hakaslar 18.yy’da Sovyetler Birliğine katılmış, 1930 yılında Özerk bölge statüsüne kavuşmuştur. ŞOR TÜRKLERİ Bugünkü bulundukları coğrafyada Göktürk, Uygur ve Kırgızların hâkimiyetleri altında yaşayan Şor Türkleri 1600’lü yıllardan itibaren Rusların hâkimiyetine girmişlerdir. 1926 yılında Dağlı Şorlar adıyla özerkleştirilince Şor Türkçesi ve Kültürü gelişme fırsatı bulmuştur. 1939’da özerkliklerine son verilip Hakasya Cumhuriyetine bağlanan Şor Türklerinin dil ve kültürlerinde gerileme başlamıştır. Yıllarca Gök tanrı dinine sahip olan Şor Türkleri Ruslar tarafından Hıristiyanlaştırılınca yerleşik hayata geçmişler, avcılık, balıkçılık ve ormancılığın yanı sıra geleneksel sanatları olan demircilikle uğraşmaya başlamışlardır. Nüfusları, 17.000 civarında olan Şor’ların dilleri Moğolcadan etkilenmişse de bugün Rusçanın ağırlığı iyice artmıştır. Şor Türkçesini kullananların sayısı 10 bine kadar düşmüştür. Ancak bu dili günlük hayatta kullananların sayısı 1000 civarındadır. Şor kadınlarının daha çok Rus erkekleri ile evlenmeleri sonucu, dilin olduğu kadar kültüründe yok olma tehlikesi baş göstermektedir. BATI SİBİRYA TATARLIĞI Cengiz İmparatorluğunun Batı Sibirya’dan İdil nehrine kadar olan toprakları ele geçirmesi sonucu değişik zamanlarda buralara yerleşen Kıpçak boyları önceleri Altınordu Devletine bağlanmıştır. Daha sonra burada kurulan Sibirya Hanlığının 1581’de Ruslar tarafından ortadan kaldırılmasıyla Rus hâkimiyetine giren Batı Sibirya Tatarları 1917’de özerkliklerine kavuşmuşlardır. Fakat bu özerklik sadece 6 ay sürmüş, tekrar Sovyetler Birliğine dahil edilmişlerdir. 1990’ da Sovyetlerin dağılmasından sonra 10 yıl sonra 13 Mayıs 2000’ de yaşadıkları şehirler Ural ve Sibirya Federal bölgeleri arasında paylaştırılmıştır. Obi ve İrtiş nehirleri civarında Tobolks, Tümen, Tomsk ve Baraba’ da yaşayan Batı Sibirya Tatarları bugün bu şehirlerin isimleriyle anılmaktadırlar. Nüfusu 500.000’in üzerinde olan Batı Sibirya Tatarlarının çok büyük bir bölümü Müslümandır. Kazan Tatarları ile yakın akrabadırlar. Türkçenin İdil – Ural grubuna bağlı Tatar Türkçesi çok yaygın olarak konuşulmasına rağmen, günümüzde Rusçanın da etkisini hissettirmeye başlaması üzerine Türk dilinin korunmasıyla ilgili çalışmalar hızlandırılmıştır. Yaşadıkları bölgeleri çok zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olan Batı Sibirya Tatarları Rusya Federasyonuna bağlı olarak varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Rusya Federasyonuna bağlı Sibirya’nın değişik bölgelerinde yaşayan Taymur / Dolgan – Nenets / Dolganlar nüfusları 6000 civarında olan küçük bir gruptur. Az sayıda Dolgan’ın Yakut ve Hakas Cumhuriyetlerinde yaşadıkları bilinmektedir. Sahaların bir boyu olan Dolganlar da kendilerine “Saha” demektedirler.
“SİBİRYA TÜRKLERİ, TÜRKLERİN İLK YURTLARINDA GÖÇMEDEN BUGÜNE GELEN NESİLLERİ İÇİNDE BARINDIRMAKTADIR”