25 Ekim 2019 Cuma

ÖN-TÜRKLERDEN UYGURLARA TÜRKLERDE MESKEN MİMARİSİ Prof. Dr. Yaşar ÇORUHLU Sanat Tarihçisi

Görüntünün olası içeriği: çizim



Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

Çin’in Shensi Eyaleti’nde bulunan Ban-po’dan Yang Shao kültürüne ait evlerin rekonstrüksiyon çizimleri (P.M.V. Caffarelli,1973)

Görüntünün olası içeriği: açık hava

Yang Shao kültürü, dairevi evlerden birinin temel kalıntısı (I.C. Glover, 1980).


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, açık hava ve doğa

Kazakistan, Botai Kültürü. Rekonstrüksiyon çizimi (V. Zaibert, 2013).


Fotoğraf açıklaması yok.



 Kazakistan, Buguli II Yerleşmesi, ev rekonstrüksiyonu (A. H. Margulan).

Görüntünün olası içeriği: açık hava
 Moğolistan, Boroo Gol.Asya Hunlarına ait bir evin temel kalıntısı (D. Ramseyer- N. Pousaz-T.Törbat, 2009).


Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve açık hava

Moğolistan Boroo Gol’den Asya Hunları’na ait evden ayrıntı (D. Ramseyer-N.Pousaz-T.Törbat, 2009).

Görüntünün olası içeriği: açık hava

Rusya Federasyonu, İvolga Hun (Hiung-nu) yerleşmesinden ev kalıntısı (A.V. Davidova, 1995).


Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

Rusya Federasyonu, İvolga Hun kentindeki 42 numaralı evin
Rekonstrüksiyonu (A.V. Davidova, 1995).

Fotoğraf açıklaması yok.

 Kazakistan, Göktürk (Kök-Türk /Türk) devri (6-8. Yüzyıl) şehir evi rekonstrüksiyonu (K.M. Baypakov-J.K.Taymagambetov, 2006)



Görüntünün olası içeriği: açık hava

Doğu Türkistan, muhtemelen eski Uygur devrine ait ev kalıntısı (A. Ve A. Mehsut, 2000) .

Fotoğraf açıklaması yok.
Doğu Türkistan, Uygur duvar resimlerindeki tasvir örneklerine göre yapılmış Uygur evi çizimi (A. Ve A. Mehsut, 2000).

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, gökyüzü, açık hava ve doğa
Kırgızistan, Narın’dan bir keçe Öy/üy (yurt). Ön-Türk ve eski Türklerdeki sabit olmayan ev tipi olan çadırların bir tipi bu keçe eve benziyordu (Yaşar Çoruhlu).



ÖN-TÜRKLERDEN UYGURLARA TÜRKLERDE MESKEN MİMARİSİ
Prof. Dr. Yaşar ÇORUHLU
Sanat Tarihçisi

İç Asya’da Ön-Türklerin M.Ö. 4. Binden itibaren görülmeye başlanan Bozkır kültürüne bağlı olarak ortaya çıktıklarını biliyoruz. Bu Ön-Türk topluluklarının bu bölgedeki nisbeten net olarak takip edilebilen tarihleri M.Ö. 3-2. binden başlatılabilir. Söz konusu Ön-Türk dönemleri M.Ö. 3. Yüzyılda büyük Hun (Asya Hunları Hiung-nu veya Hsiung-nu) Devleti’nin kurulduğu M.Ö. 3. Yüzyıla kadar İç Asya ve Orta Asya’da devam ediyor olarak kabul edilebilir. Gerçi demir çağındaki bazı toplulukları Ön-Türk yerine Türk olarak da nitelendirmek de mümkündür. Demir çağından sonra Hunlar (M.Ö.244-MS 216) , Göktürkler ( M. 552-745/753), Uygurlar (M.745 ve sonra kabaca 13. Yüzyıla kadar) İç ve Orta Asya’daki Türk devirlerinin ana eksenini meydana getirirler. Onların kurdukları devletlerin içinde yaşayan diğer Türk toplulukları da şartlar uygun olduğu zamanlarda başka devletler de kurmuş olmakla birlikte ana hatlar yukarıda söylediğimiz Türk toplulukları tarafından (İç ve Orta Asya’da) meydana getirilmiştir.
Sözü edilen Ön-Türk ve Türk devlet ve toplulukları dönemlerinde arkeolojik kazılar ve araştırmalar sonucunda tespit edilen meskenler (konutlar) temel olarak iki tiptir. Birinci tip sökülüp başka bir yere taşınabilen sabit olmayan meskenlerdir. İkinci tip ise daimi olarak kullanılan sabit meskenler (evler) dir. Bütün belirtilen dönemlerin kronolojisi boyunca Ön-Türk veya Türklerde bu her iki mesken tipi de kullanılmıştır. Bu durum aynı zamanda Ön-Türk ve Türklerin tümünün salt göçebe olmadığını, bir kısmının yarı-yerleşik yaşam tarzına, diğer bir kısmının da tam yerleşik hayat tarzına sahip olduğunu göstermektedir.
Hareketli yaşam biçimine uygun olarak kullanılan çadır tipi konutlarda, ağaç malzeme ile deri ve keçe gibi malzemeler kullanılırken sabit evlerde başlangıçta benzer şekilde ağaç ve hayvan deri ve kemikleri esas iken daha sonra dövülmüş toprak, balçık, pahsa, kerpiç ve nihayetinde tuğla malzemenin kullanıldığı evler karşımıza çıkmaktadır. Asya kesiminde coğrafi şartlardan dolayı taş malzeme normal evlerde hemen hiç kullanılmamıştır veya çok nadirdir.
İç Asya’daki Ön-Türk devirleri olarak özellikle Okunyev(M.Ö. 3. Bin sonu 2. Bin başı), Andronov(o) (M.Ö. 1700-1200), Karasuk (M.Ö.1300-800) Tagar (M.Ö.6-1. Yüzyıl) ve Taştık (M.Ö. 300 ) devirlerinden bahsederken daha güneyde doğrudan doğruya Ön-Türk oldukları ispat edilmemekle birlikte bağlantıların bulunduğu Ceytun (en erken M.Ö.7800), Anav (Anau, başlangıcı Erken Kalkolitik devir), Namazgah Tepe (Bakır, Tunç devri), Altın Tepe (Tunç devri), Gonur Tepe (Tunç devri), Kelteminar Kültürü (M.Ö. 5000-3000) gibi adlarla anılan tamamiyle yerleşik kültürler söz konusudur. Gerek bu devirlerde gerekse sonraki Türk devirlerinde Türkler sabit olan ve olmayan her iki ev (konut) tipini inşa etmeye hatta aynı çağda ve yan yana kullanmaya devam etmişlerdir.
Türk ev tiplerinin söylediğimiz tarihlerden daha eski zamanlardaki kökenleri ise İç Asya’nın paleolitik devirlerine kadar inmektedir. Başka bir deyişle taş devrinde oluşan ev kültürünün oluşturduğu bilgi birikimine dayanılarak Türklerin atalarının kendilerinin ve komşularının evleri, evlerinin plan ve tipleri oluşturulmuştur. Sibirya ‘da Malta ve Buret’te karşımıza çıkan bu çadır görünümündeki ev tipleri (Resim 1) bugünkü Ukrayna topraklarında görülebildiği gibi Çin’in kuzeyinde Yang Shao kültüründe de karşımıza çıkıyor (Resim 2-3). Yang Shao kültüründe Ban-Po’da gördüğümüz ve benzerleri Japonya’da da olan dairevi tabanlı ev tipleri ve kare veya dikdrötgen oturumlu ev tiplerini biz daha sonra benzer ilkeleri kullanmış Asya Hunları evlerinde de görebiliyoruz. Kazakistan’da taş devrinin biçimlerini geliştiren Botai Yerleşkesinde ve Andronovo kültürü zamanındaki bazı yerleşmelerde dikey ve yatay ağaç karkaslı ev tiplerini görmekteyiz (Resim 4-5). Botai yerleşmesindeki evler dairevi çadır biçiminde ancak sabit evlerdi. Dış görünüşleri ile kurganları da andırıyorlardı. Diğer Kazakistan evlerinde ise yine ağaç aksamlı dallar veya hayvan derileriyle örtülü bileşik evler de görülüyordu. Bütün bu tipler sonraki Türk devirlerine tesir etmişti.
Moğolistan’da Boroo Gol’de yapılan kazılarda, zemini düşürülmüş dairevi veya dörtgen ev tipleri bulunmuştur. Bunların muhtemelen ağaç karkas ve çamur sıvalı veya çim kaplı, ağaç dalları örtülü üst kısımları günümüze gelememiştir. Bu evlerde ocak ve duvara bitişik sıcak hava kanalları, eşya veya hububat çukurları ve direklerin varlığı dikkati çeker (Resim 6-7).
Asya Hunları dönemine ait çok sayıda konutların bulunduğu, dönemine göre hatırı sayılır büyüklükte kentlerde yapılan arkeolojk kazılarda, çok sayıda (100’e yakın) evlerin temelleri ve bazı kalıntıları ortaya çıkarıldı (Resim 8-9). Bu evler çoğunlukla dikdörtgen (bazen daire şeklinde) olup bir kısmı tamamen toprağın altında, bir kısmı kısmen yer üstünde, bir kısmı ise tamamen yer yüzeyinde inşa edilmiş kırma çatılı evler idi. Bu bakımdan özellikle Transbaykal’daki İvolga ve Dureny kent yerleşmelerinde ortaya çıkarılan ev kalıntıları önemlidir. Ağaç ve toprak malzemenin kullanıldığı bu evlerin çatıları birkaç tabaka halinde yatay kirişler, dallar-çalılar, toprak tabakası ve çim ile kapatılıyordu.
Başka yerlerde Hun evlerinin bir kısmında balçık ve kerpiç duvarların da olduğu gözlemlendi; bazen de ağaç kafes veya çerçeve içine çamur veya kerpiç dökümü ile duvarlar meydana getiriliyordu. Tuğla malzemenin daha çok şehir surları, köşk ve hükümdar saraylarında kullanıldığını biliyoruz.Hun evlerinin bazı tplerinde Paleolitik devirden beri Sibirya’da veya Ön-Türk devrinde İç ve Orta Asya’nın çeşitli yerlerinde görüldüğü gibi ev zeminleri bir veya bir buçuk metre kadar düşürülmüş vaziyettedir.
Göktürk (Kök-Türk / Türk) ve Uygur döneminde kent sayıları arttı. Yerleşik Türklerin oranı da diğerlerine göre çok daha baskın hale geldi. Orta Asya’da özellikle Kazakistan ve Kırgızistanda birçok yerde yapılan kazılarda Göktürk devri ev kalıntıları da ortaya çıktı; bunlar mahallelerde toplanmıştı ve bazıları da İç Kale’de yer alıyordu (Resim 10). Halk tek üniteli veya 2,3 odalı evlerde otururken zenginler veya aşiret reisleri etrafı duvarla çevrili çoğu kere birden çok katlı bahçeli çiftlik evlerinde veya konaklarda (villa tarzı) yaşıyorlardı.
Uygur döneminde kerpiç ve ağac malzemenin kullanıldığı kare veya dikdörtgen evlere ilişkin az oranda kalıntılara rastlıyoruz (Resim 11). Kargir ve ağaç yapıda olan evlerin dışında tamamen kerpiç ve tuğla ile inşa edilmiş evler de vardı. Uygurlardan kalan şehir harabelerinde (Koço / Hoço gibi) bazıları geniş alanı kaplayan ve çok katlı evlerin kalıntıları da tespit edilmiştir. Ayrıca Uygur manastır veya tapınaklarındaki duvar resimlerinde tek veya iki katlı, dörtgen planlı, kıvrık çatılı, renkli rulo kiremitli köşklerin varlığı yanısıra; duvar ile çevrilmiş bahçenin bir köşesine bitiştirilmiş; bir dar cephesi ve ana cephesi bahçeye tamamen açılan veya kapalı olarak bakan, dar ve uzun pavyonlar halinde dikdörtgen evler de görülebilmektedir (Resim 12).
Sabit evler bu şekilde gelişimlerini sürdürürken, bilhassa yurt ismi ile anılan “öy / üy” (ev)ler de (yani keçe veya hayvan derisi ile kapatılmış çadırlar) Ön-Türk ve Türk devirlerinden günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Keçe ve taşınabilen ya da sökülüp taşınabilen evler diğer evlerin daha pratik modelleri gibidir. İç döşemesi de birbirine benzer. Bazen sabit evler de çadır görünümüne sahiptir. Ancak bu iki ev tipinin ocak kısımları birbirine uymaz. Nitekim dairevi şekle sahip Moğolistan’da kazılarla ortaya çıkarılmış Hun evlerinde, bir köşede bulunan ocak, yurt tabir edilen çadırlarda genelde merkezde yer alır. Ayrıca sabit Hun evlerinde ocaktan çıkan duman duvar kenarlarındaki bir kapalı kanala sevkedilerek evin ısıtılması sağlanırdı. Bu ısıtma kanalı çadırlarda yoktur. Ayrıca sabit evlerde erzak veya eşya çukurları bulunur ama bunlar çadırda yoktur. Buna mukabil zemin yaygıları, döşekler, sandıklar ve direklerin kullanımı vb. aynı şekildedir. Ev içinin toplumsal hiyerarşiye göre düzenlenmesi de benzerdir ve her iki ev tipine de kozmolojik (evler mikro kozmos sayılırdı) ve sembolik anlamlar yüklenir.
Kısaca ana hatlarını çizdiğimiz bu ev tipleri zamanla Türklerin hareket yönlerine göre bütün Orta Avrasya’ya ve Türkiye’ye yayılmıştır. Türk İslam dönemindeki Türk ev tipleri de esas itibariyle Türklerin müslüman olmadan önce geliştirdikleri ev tiplerine dayanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder