29 Eylül 2020 Salı

Çuvaşların tanrı inancı

 




Çuvaşların tanrı inancı



daki Tanrı anlayışı ile diğer Türklerdeki Tanrı anlayışı arasında benzerlikler vardır. Çuvaş dininin araştırmacılarından biri olan Mészáros’a göre, geleneksel Çuvaş dininde “Tek Tanrı” inanışı net olarak ortaya çıkar. Hiç bir şekilde bu inanış paganizme (yazıçestvo) benzemez. Mészáros, Sboyev, Magnitskiy ve diğer bazı araştırmacıların Çuvaşçayı ve konuyu bilmedikleri için Çuvaş mitolojisine ait bazı figürleri farkında olmadan onların dinî inanışlarına taşıdıklarını; bu bakış açısı yanında onların çok tanrıcılıkla, kara inanışla ilgilendikleri için bazı figürleri “tanrı” olarak değerlendirdiklerini belirtir (1909: 3). Ancak Mészáros daki bu tek tanrı inanışında İslam’ın etkisinin bulunduğuna dikkat çeker. Bunu ise Çuvaş dinî literatürüne geçmiş olan İslamî terminolojiyle açıklamaya çalışır (Mészáros, 1909: 4). Bu iddia, ın İslâm’la tanıştıkları dönem için doğru olabilir. Fakat  diğer Türk topluluklarının tarihiyle ve kültürüyle birlikte ele alındığında, onların “tek tanrı”ya dayalı bir inanışa İslâm’ı henüz tanımadan önce de sahip oldukları anlaşılmaktadır (Tanyu, 1986; Günay-Güngör, 1997: 33- 41; Güngör, 1998: 19-25). Bunun yanında, onların İdil Bulgar devleti döneminde İslam’la tanışmalarıyla onlardaki tek tanrı inancının İslam’ın tek tanrıcılık anlayışı çerçevesinde algılanmaya başladığı ve bu anlayışın daha sonraları pekiştiği söylenebilir.

, en yüce varlık olarak Tanrıyı (Turĭ) bilmekte, bu adı tek ve yüce Tanrı için kullanmaktadır. Turĭ adı, ca tazim edilen diğer varlıklar için kullanılmamakta ve bunlar hiç bir zaman Turĭ gibi tazim görmemektedir. Bunun yanında Turĭ’ya atfedilen özellikleri diğer varlıklar taşımamaktadır. Tanrının, kendi yüceliğinde göklerde yaşadığına, dünyayı, insanı ve diğer varlıkları yarattığına, her şeyin sonu geldiğinde yeni bir dünya ve yeni milletler yaratacağına inanılmaktadır (Aşmarin, 1982: 17).

ın Tanrı anlayışında antropomorfik özelliklere de rastlanır. Dualarda ve törenlerde zikredilen Tanrının sıfatlarını, çeşitli ruhları ve antropomorfik özellikleri dolayısıyla inanılan bazı varlıkları tanrı gibi değerlendiren araştırmacılar, ın dinini çok tanrılı bir dinmiş gibi sunmaktadırlar (Nikol’skiy, 1911: 581-584; Matorin, 1929: 43).

Hıristiyanlaşan da Tanrı, “Hıristiyan Tanrısı” şeklinde karşımıza çıkar. Hıristiyanlaşan da Tanrı’ya en yakın durumda olan Tanrılar vardır. Bunlardan ilk sırayı alan, Tanrının Babası (Turĭ Aşşĩ) ve Tanrının Annesi (Turĭ Amĭşĩ)’dir. Bunlar hakkında daha ayrıntılı bilgiler bulunmamaktadır. Ancak bunların saf bir Hıristiyan tasavvuru olduğunu söylemek mümkündür. Şüphesiz böyle bir Tanrı inanışında Hıristiyanlığın etkisi görülmekte ve Hıristiyan inanç esaslarının ın inanışlarına karıştığı anlaşılmaktadır (Aşmarin 1982: 20). Bazı araştırmacılar da Tanrı karşısına şeytanı koyarak ın dininin “dualizm” olduğunu ileri sürmekte, bunu da ın İran kültürünün tesiri altında kalmış olmalarıyla açıklamaktadırlar (Sboyev, 1856: 101- 102; Trofimov, 1993: 12-13). Fakat derinlemesine ele alındığında, diğer Türklerdeki Tanrı inancıyla ın Tanrı inancının birbirine yakın, hatta temel özellikleri itibariyle aynı olduğu ortaya çıkmaktadır.

ın tek ve yüce bir Tanrı anlayışına sahip olduklarını ve onların inandığı Tanrının özelliklerini göstermesi bakımından öteden beri Tanrı hakkında kullandıkları atasözleri önemlidir. Bu atasözlerinden bazıları şunlardır: Turĭ leple śinsanya tĭrat, aşşĩn açisene Turĭ papay tıtsa tĭrat. (Babanın kendi çocuklarının geçimini sağladığı gibi, Tanrı da insanlara bakar). Vıśśa śürene Turĭ tĭrantarat. (Tanrı aç olanı doyurur, rızık verir). Turĭ parni tĭranmalĭh, a etem parni tutanmalĭh. (Tanrı verse doya doya yeter, insan verse sadece tatmaya yeter). Turĭ kalat yolaşki pĕrçine te śınna parma. (Tanrı ihtiyacı olanlara son zerreye kadar vermeyi emreder). Turĭsĭr pośne nim te tuma polmas. (Tanrısız -Tanrının yardımı olmadan- hiç bir şey olmaz). Turĭ ĩślekene yoratat. (Tanrı çalışkanı sever). Turra porte pĩreşkeleh: hot’ aksahĭ, hot’ kośsĭrĭ. (Tanrı için herkes aynıdır: topal da kör de). Śıntan vĭtanmasassĭn, Turĭran hĭramasassĭn, parhatar kurman. (Kim insanlardan utanmaz, Tanrıdan korkmazsa ondan fayda gelmez). Turrĭn kunĕ nomay. (Tanrının günü çoktur). Turĭ korat ta ças kalamas. (Tanrı görür ama hemen söylemez).

Turĭ parmazasĭn kaśkĭr śĩmes. (Tanrı vermezse kurt da aç kalır). Turĭsĭr alĭk sollĕ orlĭda kaśma polmast. (Tanrının izni olmadan kapıdan dahi geçilmez) (Mészáros, 1909: 10; Aşmarin, 1982: 17-19). Geçmişi oldukça eski olan bu atasözleri, ın Yüce Tanrı hakkındaki görüşlerini yansıtması bakımından dikkat çeker.

Geleneksel Çuvaş dininde önemli yeri olan kurban sistemi ve bazı dualar da ın Tanrı inanışı hakkında bilgi verir. , ilkbaharda tarım işlerine başlamadan ve hayvanlarını otlağa çıkarmadan önce, sonbaharda otlaktan hayvanlarını içeri aldıklarında ve ürünlerini tarladan topladıklarında bolluk, bereket ve şükür için yalnızca Tanrıya kurban sunarlar. Bu törenlerde sadece onun adını anar, ona şükür ve dua ederler (Mészáros, 1909: 12-13).

Hıristiyan  Turĭ adını bu dine taşımıştır. Hıristiyan ın, Rusların azizlerine ve Tanrılarına ibadetlerinden hiç bir şey anlamadıkları, geleneksel inanışını muhafaza eden ın da çoğu zaman Rus azizlerine ve putperestliğe kadar götüren onların ikonlarına saygı göstermesine şaşkınlıkla baktıkları ifade edilmiştir. Bunun nedeni olarak da derin bir monoteizm anlayışının bulunması gösterilmiştir (Mészáros, 1909: 16). Yine bu anlayışla , Hıristiyanların Tanrı olarak nitelediği İsa’nın Tanrı olamayacağını her fırsatta çeşitli şekillerde ifade etmişlerdir.  bu konuda şunları ifade etmiş ve tanrı anlayışını ortaya koymuştur: Pirĩn Turĭ ırĭ sıvlĭş… Etemren turĭ pulma pultaraymast’. Śavĭnpa ta sirĩn Hristosa ĩnenme may śuk ĩndĩ. (Bizim Tanrımız görünmez bir varlıktır. İnsan hiçbir zaman bir Tanrıya dönüşmez. Bu yüzden sizin Hıristosa inanmanız boştur.). ın Tanrı hakkında bir başka ifadesi de şöyledir: Tĩp Turĭ – Śülti Turĭ. Sirĩn pek kletke turra ĩnenmestpĩr. Pirĩnşĩn Hristos śuralman ta, vilmen te. (Gerçek Tanrı Yüce Tanrıdır. Biz, sizin gibi insan suretinde bir tanrıya inanmıyoruz. Bizim için Hristos, -İsa- doğmadı da ölmedi de.) (Kudryaşov, 1961: 64). Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere  Hıristiyanların tanrılaştırdığı İsa’nın tanrılığına akıl erdirememiştir. Rus Ortodokslar arasında yaşayan vaftiz olmuş , Hıristiyan teslisinin, yani Hıristiyanlıkta Tanrı’yı oluşturan üç ayrı unsurun özünü öğrenememiş, fakat buna karşılık mutlaka Yüce Tanrı’ya (Śülti Turĭ) inanmış ve Tanrı olarak onu bilmiştir (Kudryaşov, 1961: 65).

Çuvaş mitoloji tasavvurları da ın Tanrı hakkındaki inanışlarıyla ilgili değerli bilgiler verir. Çuvaş mitolojilerine göre Tanrı, orta dünyanın bütün unsurlarını yaratır, bitki ve hayvan dünyasını yerleştirir. Tanrı, insanları topraktan yaratır. İnsanlar ilk yaratıldıklarında çirkindir. Bu çirkinliği gidermek için Tanrı mahlûkata ruh verir. Önce yalnızca bir milleti yaratır. İnsanlar huzur içinde çalışmadan yaşarlar. Yeryüzü insanların bütün ihtiyaçlarını bolca verir. İlk yaratılışta insanların hepsi aynı dile, aynı servete ve zenginliğe sahiptir (Nikol’skiy, 1911: 601; Yegorov, 1995: 118, 120).

İnsanlar sonraları şeytanın etkisi altına girer ve kibirlenirler. Şarabı icat ederler. Daha sonra çatışmalar, sarhoşluk ve oburluk başlar. Bu işlere kızan Tanrı 77 dil, 77 inanç ve 77 millet yaratarak onları yeryüzüne gönderir. Sonra “kepe” adındaki ruhu, her insanın kaderini tayin etmesi için görevlendirir. İnsanlar arasındaki düzenin korunması için Tanrı yeryüzünde bir “hakan” yaratır. Dünyayı bir düzene koyduktan sonra 7. göğe yükselir. Oradan hizmetindeki ruhlar aracılığıyla yeryüzünün düzenini korur ve sürdürür. Tanrı yer ve gök arasındaki aracılık fonksiyonlarını genellikle en yakın yardımcılarına yükler. Tanrı’nın önemli yardımcısı “kepe” adı verilen ruhtur. Kepe alt ve yukarı dünya arasında Tanrı’nın yardımcısı sayılır. Mevcut bilgilere göre kepe yerin içinde ve yerin altında olanı yönetmekle görevlidir. Tanrı ona pülĩhśĩ ve pihampar adında iki hizmetçi verir. Pülĩhśĕ doğan çocuklara rızıklarının belirlenmesi ve yumśĭ (Çuvaş din adamı veya halk hekimi) tarafından verilen isimlerin yazılmasıyla görevlidir. Aynı hizmetçi işini bitirdikten sonra göklere döner, kepeye bildirir. Pülĩhśĩ hakkında halk arasında “Tanrı rızık verdiği halde pülĩhśĩ yazmadıkça o görünmez” sözü yaygındır. Hayvanları kurtlardan, diğer vahşi hayvanlardan koruma ve bütün evrene ateş sağlama görevi pihamparındır. Pihampar Tanrının emriyle devamlı yeryüzünde dolaşır, insanlar hakkında Tanrıya gereken haberleri toplar ve iletir (Nikol’skiy, 1911: 601; Yegorov, 1995: 122).

a göre Tanrı, en yüce varlıktır. Tanrı, yarattığı dünyayı koruyan ve bütün varlıkları besleyen; yerin ve suyun Tanrısıdır. Yeryüzündeki insanlara rızık veren Tanrı’dır. Tanrı’nın devamlı barınağı göktür. , “yukarı nurlu, ışıklı dünya” ifadesiyle, Yüce Tanrı’yı anlatırlar. İnanışa göre; Tanrı bu mekânı sadece cuma günleri terk eder ve yeryüzüne iner. ın bu günde çalışıp çalışmadıklarını ve Çuvaş eşlerinin ocaklarını erkenden yakıp yakmadıklarını öğrenir (Aşmarin 1982: 21).

 arasında yaygın olan inanışa göre, Tanrı olaylara doğrudan müdahale etmez. O, insan neslinin kaderini tayin eden kepe ve onun hizmetçileri yardımıyla faaliyet gösterir. Tanrı’nın hizmetinde başka hizmetçi ruhlar da vardır. Geç döneme ait Çuvaş mitolojilerinde Tanrı inancının Hıristiyanlığın inanç esasları ile karıştığı görülür. Tanrıya babalık, annelik ve çocukluk gibi nitelendirmeler yapılır (Nikol’skiy 1911: 580-584). Mevcut bilgiler bize ın bir Yüce Tanrı Yüce (Śülti Turĭ) inanışına sahip olduklarını, ancak zaman içerisinde çeşitli etkilere maruz kalarak bu inanışlarında değişim yaşandığını gösterir.

KAYNAKÇA
MAKALE YAZARI :
Durmuş Arık
BİBLİYOGRAFYA :
KAYNAK :

Ankara Üniversitesi, International Journal of Central Asian Studies Volume 11-1 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder