8 Kasım 2019 Cuma

MACARLAR (HUNGARIANS)


MACARLAR (HUNGARIANS)

Günümüzdeki Türkçe ismiyle Macaristan, resmi adıyla ‘Hungaria’ halkını oluşturan Macarlar (Hungarlar), eski zamanlarda bugünkü Tataristan ve Başkurdistan topraklarında, Büyük Macaristan Devletinin (Magna Hungaria) kurulduğunu ve günümüz Macaristan devletinin bu devletin devamı olduğunu, bu bölgede halen Mişer Tatarları olarak adlandırılan, önceden Ural-Ugric dili konuşan, zaman içinde Altay-Kıpçak dili konuşmaya başlayan Mişerlerin, bugünkü Macaristan halkının atalarının bölgede kalan kısmı olduğunu ileri sürmektedir.
Prof. M. Zakiev ise, MS 9. yy’da Ural-İdil ve Kuzey Kafkasya bölgesinde kurulduğu ileri sürülen Ural-Ugric dili konuşan halkların böyle bir Devlet kurmaları durumunda, en azından tarihi kaynaklarda yer alması ve bölgede Ural-Ugric yer adlarının bulunması gerektiğini, eğer Sovyetlerin Mişer Tatarı ismini verdiği Macarlar ile günümüz Hungarian’ları aynı halk ise, Ural-Ugric diliyle bu ismin Madiyar olarak söylenmesinin icap ettiğini, yine Macarların (günümüz Mişer Tatarlarının) Türkleştirilmesi durumunda Mişer Tatarlarının dilinde Ural-Ugric kelimeler kalması gerekirken böyle bir durumun olmadığını belirterek, Fin-Ugric dili konuşan bilim insanlarının da kabul ettiği gibi Hungar ve Macar kelimelerinin Türkçe’den ödünç alındığını eklemektedir.
Bugünkü Macaristanlıların bu ismi almalarının, Mişer Tatarları (Macarlar) ile Danube bölgesinde birlikte yaşadıkları dönemlerde bu toplulukta Ural-Ugric dilinin yerleştiğini, asimile olan Macarların sadece isimlerini bu topluluğa verebildiklerini, daha sonra bu topluluğun bugünkü Pannonia ovalarına yerleştiğini, bu bölgede yaşayan veya sonradan gelen Ases, Alan, Kuman ve Hunlarla birlikte bugünkü Macaristan halkını oluşturduklarını, bu nedenle de uzun bir zaman kendilerini Türk olarak kabul ettiklerini [Shestakov P.D. 1877, 16] yazan M. Zakiev, bugün Mişer Tatarları denilen Macarların Türkçe konuştuklarının Arap ve İranlı seyyahların kayıtlarında da yer aldığını, Mişer Tatarlarının ağaç-eri boyunun devamı olduğunu açıklamaktadır. [Zakiev M. 2002]
Tarih anlatımlarına göre de; günümüzdeki Türkçe ismiyle Macar, resmi adıyla ‘Hungaria’ halkının bu bölgeye gelişlerinin Göktürk Konfederasyonunun dağılma süreciyle başladığı, Göktürk Kağanlığı topraklarında yaşayan bu halkın Göktürk Konfederasyonunun dağılmasıyla birlikte Romanya Danube bölgesine gelerek yerleştiği ve bu bölgede bir süre yaşadıkları anlaşılmaktadır. Göktürk Kağanlığının dağılması sonrasında Kırgız stepleri ve Türkistan bölgesinde 659 yılında kurulan Kimekler ve Oğuzların da bileşeni oldukları Kangar Konfederasyonunun da, MS 750 yılında dağılması üzerine Kangarların batı kolu olan Peçeneklerin de, Hazar Kağanlığı toprakları üzerinden Romanya Danube bölgesine geçerek Macarlara komşu bölgeye yerleşmiştir.
Ural-Ugric ve Altay-Türk halklarının bir bölümünün Doğu Avrupa steplerine gelmesi Hazar Kağanlığı topraklarında ticaret yolları ile siyasi istikrarın bozulmasına ve askeri çatışmalara yol açmıştır. Bu çalkantılı ortamı, siyasi etkisini ve ticari ilişkilerini artırmak için bir avantaj olarak gören Bizans İmparatorluğu MS 894 yılında Macarları Bulgarlara Kuzeyden saldırması için ikna etmiştir. Bulgarlar ise Peçeneklerden yardım istemiş, Peçeneklerin Macarlara karşı harekete geçmesi sonucunda Macarlar (Hungarians) bugünkü Macaristan (Hungaria) topraklarına göç etmiş ve süreç içinde bu topraklarda bugünkü Macaristan (Hungaria) Devletini kurmuşlardır. Tarihi kayıtlarda, Bizans imparatoru Constantine Porphyrogenitus’un MS 950 yılında, Macaristan’ı “Tourkias” olarak adlandırdığı görülmektedir.
Kuzey Sibirya-Ural dili konuşan Macarlar (Hungarian) ile Güney Sibirya-Altay Türk dili konuşan halkların ilgisi hep tartışılagelmiştir. Bu konuda, DTCF Hungaroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyelerinden Dr. İsmail Doğan, [Macar Ulusal Kimliğinin Oluşumunda Türk Etkisi] isimli makalesinde; “Doğu kökenli olma, Hint-Avrupa (Aryan) dillerinden olmayan bir dil kullanma ve Türklerle akrabalık düşüncesi Macar ulusal kimliğinin diğer Avrupa milletlerininkinden farklı şekilde oluşmasına yol açmıştır. Türklerle akrabalık düşüncesi 19. yüzyıl Macar aydınlarının iki kampa bölünmesine yol açmıştır: İlk gruptakiler Macarların Türklerle akraba olduğunu, diğer gruptakiler ise Macarların bir Fin-Ugor kavmi olduğunu savunmuştur ve bu tartışmalar günümüzde de sürmektedir” demektedir.
Prof. Anatole A. Klyosov’da “Overview Of Turkish Genetics” isimli makaleler serisinde, bugünkü Hungarian’ların ata-genleri meselesinin zor bir konu olduğunu, her bölge veya yerleşimden alınan örneklerin çok farklılık gösterdiğini, tüm cepheleri Alp ve Karpat dağlarıyla çevrili bu ülkenin önce (E) ata-geni taşıyan çiftçiler, sonra sırasıyla Slavlar, Celt’ler, Hunlar, Ural-Ugric’ler, Moğollar tarafından işgal edildiğini, ancak Asya Hunlarında sık görülen (Q) ata-geni ile Moğolların (C) ata-genine bu ülkede rastlanmadığını, hatta Ural-Ugric dili konuşulan bu ülkede Ural-Ugric halklarının (N) ata-geninin de yok denecek kadar (%1) olduğunu, Kazakistan’da bulunan (G1) ata-geni taşıyan kabilelerle Hungaria’da (%8 oranında) bulunan (G1) ata-geni taşıyanların ilişkisinin tespit edildiğini, Hungaria’nın 13. yy’daki Cengizliler istilası ve 16.yy’da Osmanlı Devleti ile savaş dönemlerini yaşadığını, daha sonraki dönemlerde Avusturya ve Almanya’dan gelenlerin (%22 (I) ata-geni) yerleşimine sahne olan bu ülkenin farklı tarihi nedeniyle bugün için ata-gen yapısının daha çok (%46 R1 ata-geni taşıyan) Avusturya’ya benzerlik gösterdiği açıklamasını yapmaktadır.
Hun, Alan, Ases, Oğuz ve Kıpçak-Kuman yerleşimleri yanında Avarlarında 250 yıldan fazla hüküm sürdüğü bu ülkede yapılan gen bilimi araştırmalarında, Türklerin genetik izi olan Altay-Sibirya doğumlu (R1) ata-genine %40 oranında rastlanması nedeniyle başından beri Hungarian’ların (Macarların) Türklerle sadece çok yakın akraba olduklarını değil Türklerin Macaristan’ın kurucuları arasında en önemli grup olduğunu göstermektedir. Kazakistan’da bulunan  (G1) ata-geni taşıyan kabilelerle Hungaria’da %8 oranında bulunan (G1) ata-geni taşıyanların ilişkisinin tespit edilmesi, Çerkeslerin de Macarlarla sadece akrabalık değil, Macarların kurucu boylarından biri olabileceğini de işaret etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder