23 Ekim 2019 Çarşamba

Ön Bulgarlar

Ön Bulgarlar


Ön Bulgarlar

Ön Bulgarlar veya Protobulgarlar, tarihi bir Türk halkı, ve günümüzün slav Bulgarlarına isimini miras olarak bırakmış olan halkdır. "Bulgar" kelimesinin, eski türkçe "bulganmış" (bulanmış, karışmış) kelimesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. "Bolgarlar", "Türk bulgarlar" ya da "Hun bulgarlar" gibi de adlandırılırlar.

Ön Bulgarlar

Ön Bulgarlar veya Protobulgarlar, tarihi bir Türk halkı, ve günümüzün slav Bulgarlarına isimini miras olarak burakmış olan halkdır. "Bulgar" kelimesinin, eski türkçe "bulganmış" (bulanmış, karışmış) kelimesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. "Bolgarlar", "Türk bulgarlar" ya da "Hun bulgarlar" gibi de adlandırılırlar.

Tarih

Ön bulgarlar bazı Türk kavimlerinin birleşmesinden oluşan ve 4'ncü yüzyılda Orta asyadan Karadenizin kuzeyine göç etmiş olan tarihi bir Türk halkıdır. Karadenizin kuzeyinde Kutrigurlar, Utrigurlar, Sabirler, Sagurlar ve On oklar gibi birçok diğer küçük Türk kavimlerini ve Hun topluluğunun parçalarınıda aralarına almışlardır.

560'da Avarlar'a yenik düşmüşler, bazıları Avarlara katılıp onlarla birlikte dahada batıya göç etmişlerdir. Ön bulgarların çoğu ama Karadenizin kuzeyinde kalmışlardır.


7'nci yüzyılın ilk yarısında Kubrat Han bütün bu kavimleri, Bizansın rızası ile kurduğu ilk büyük bulgar devletinin sınırları içinde birleştirmiştir. 7'nci yüzyılın ikinci yarısında ama diğer bir Türk halkı olan Hazarlar bu devleti mağlub etmeyi başarmışlardır.

Kubrat'ın büyük oğlu Bayan Hazarların hükümdarlığı altında yaşamaya razı olmuş, ama diğer dört erkek kardeşleri halkın en önemli bölümlerini ayırip göç etmişlerdir. Kuzeye göç eden bölüm Volgabulgarları devletini, Asparuh Han'in emiri altında güneybatıya göç eden bölüm ise 678 yılında Tunabulgarları devletini kurmuşlardır. Asparuh Han'ın devleti, Balkan'ın Bizanz'a ait olan küçük bir kısmı dışında tüm Balkan yarımadasını içine almıştır. thumb|240px|Bulgarların karşı bir katliamını gösteren 11'nci yüzyıldan kalma resim] Ön bulgarlardan kalan yaklaşık 100 civarında, yazılı taşlar bulunmuştur. Bu, tarih için çok kıymetli kanıtlar olan yazılı taşların çoğu yunanca dilinde, yunan alfabesi ile yazılmıştır. Diğerleri, Ön bulgarların kendi dillerinde, orta asyadan getirdikleri run alfabeleri ile yazılmıştır.


Ön bulgarlar Balkan'da uzun süre, mağlub ettikleri dört büyük slav kavimi ve bazı diğer yerli kavimlerden oluşan halkın hükümdarları olmuş, ama yerli halkın karşısında aslında azınlıkta oldukları için, zamanla slav kadınlarla evlenip, slavca konuşmaya başlamaları ve slav isimleri kullanmaları ile slavların arasında eriyip gitmişlerdir. Günümüzün tarihcileri "Ön bulgar" ve "Bulgar" isimlerinin ayrımını 9'ncu yüzyılda Ön bulgarların hristiyanlığı kabul etmelerinden sonra başlatırlar. Böylece 865 yılından önceki halka Ön bulgarlar ve bundan sonrakilere Bulgarlar denilir.

Ayrıca bugün Bulgaristan'da yaşıyan büyük Türk azınlığı, Ön bulgarlardan türemis değillerdir.

Inançları

Ön bulgarların tanrısı "Tangra" idi. Tangra, eski türk tanrısı Tengrinin Ön bulgarlardaki adı, neredeyse bulunan her yazılı taşda adı geçmektedir University of Saskatchewan, Andrei Vinogradov, Din bilimi ve Antropoloji bölümü, Kasim 2003 Sayfa 78

"Ön bulgarların inançlarının ana hatları animizm, şamanizm, totemizm, atalara ibadet ve en mühim tanrıları Tangra ya ibadet etmeleri ile birlikte derli toplu bir din görünümünü vermektedir (Tengricilik). Bıraktıkları yazılar ve kazılarda gün ışığına çıkarılan kalıntılar, diğer dinlere karşı çok toleranzlı olduklarını gösteren kanıtlarla doludur. Daha henüz Karadenizin kuzeyinde kurulmuş olan ilk Bulgar devletinde bile, aralarında Hristiyanların, Museviler ve hatta Buddistler bulunmuş olduğunu bilmekteyiz.""Bulgaria Illustrated History" Bojidar Dimitrov, Şubat`94.


Tengricilik'te büyük dağların güçlü ruhları barındırdıklarına inanılır, ve bereket duaları bu kutsal sayılan büyük dağlara yöneltilirdi. Ön bulgarlar Balkan'ın en yüksek dağına "Tangra" adını vermişler ve onu kutsal saymışlardır. Bu 5000 metre yüksekliğindeki dağın adı, Osmanlıların 15'nci yüzyılda Balkan'ı ele geçirmelerine kadar değişmemiş, ama sonra Osmanlılar ona "Maşallah" adını vermişlerdir. Bugün bu dağın adı, "maşallah" 'tan türetilmiş olarak Musala'dır.

Bu dağın yanında bazı diğer dağlarıda kutsal saydıkları düşünülür. Örneğin Perpenikon dağının zirvesinde, Tengriciliğin verimlilik tanrıçası olan Umay'ın resimi rölyef olarak bir dikili taşa kazınmıştır.


Ön bulgarlar semavi objeleride kutsal saymışlardır; güneşi, ayı ve ozamanlarda tanıdıkları beş gezegeni: Jüpiter, Venüs, Merkür, Merih ve Saturn. Ön bulgar hanlarının mühürleri "Tangra" anlamına gelen run işaretinin, bu beş gezegenin işaretleri ile çevrili bir simgedir.

Gök tanrısı Tangraya kurban etmek için beyaz atları tercih etmişlerdir. Kurban edilen hayvanın iç organları ile, şamanlarının geleceği okudukları bilinir.

Türk kökleri kabul etmeyen tezler

Yukarıda açıkladığımız tarihin yanında, özellikle Bulgaristan'da, "Türk bulgar" açıklamasını kabul etmeyen ve başka açıklamalar arayan tezler yaygındır. Bulgarların Osmanlılara karşı sürdürdükleri savaşlardan kaynaklanan eski bir Türk düşmanlığından dolayı, en eski tarihlerini Türkler ile bağlantıya getirmeyen tezler Bulgaristan'da daha çok tutulmakta ve daha yaygındır. Bu diğer açıklamalar Ön bulgarların bir Türk halkı olmuş olduklarını ve tanrıları Tangra'nın Türk tanrısı Tengri olduğunu kabul etmemektedir.

Indoiranlı halk- tezi

Ön bulgar halkının tarihi araştırılması 1832 yılında Christian Martin Frähn adlı bir alman tarihcinin, Arapların Volgabulgarlara yazdıkları haberleri araştırmaya başlaması ve bu haberlerde adı geçen "Asparuh" ismini iranlı isim olarak sınıflandırması ile başlar. Böylece o zamandan günümüze kadar Ön bulgarların hakkındaki çoğu tarih tezleri iranlı kökenli oldukları fikiri üzerine kurulmuştur. Modern bilimde ama tarihi bir halk içinde kullanılmış isimlerin zamanında "moda isim" olarak diğer halklardan alınmış olabilineceği hesaba katılmaktadır. Böylece kişi isimlerinin kökleri, halkın kendi kökenlerini tespit etmek için kabul edilmez.

Iranlı köklü oldukları düşünülen bu çalışmalarda antik Pamir halkları ve dilleri, Avesler ve Sanskrit ile bağlantıya getirilmişlerdir, ama modern bilimde bu fikirlerin yanlış olduğu kanıtlanabilmişdir. Buna rağmen Bulgarların Türklere karşı hoşnutsuzluğundan dolayı, Bulgaristan'da az sayıda kalmış olan Türk kökleri red eden bilimcilerin çalışmaları hala daha büyük ilgi görüp, ön plana çıkarılmaktadır. Örnekler:

  • Vesselin Beşevliev 1967 yılında yazdığı iki makale ile Bulgarların kökleri hakkındaki tartışmaları Bulgaristan'da tekrar gündeme getirmişdir. Bu makalelerinde Ön Bulgarların Türk olduğunu kabul etmiş ama aynı zamanda Iranlı halklardan çok etkilenmiş olduklarına dikkati çekmiştir.


  • Peter Dobrev'in daha yeni olan çalışmalarında Ön Bulgarlar tekrar Orta asyanın Indo-iranlı halkları ile bağlantıya getirlilmişdir. Bu makaleleri ile Bulgaristan'da çok tutulan bir bilimci olmuşdur. Ama Bulgaristan'in dışındaki bilimciler Peter Dobrev'in çalışmalarının ciddiye alınamadığını vurgulamaktadırlar. Çünkü Dobrev, yaptığı araştırmalarda sadece Türk olmadıklarına işaret eden bir kaç noktaları ele alıp (bazı Hükümdar isimleri), kanıtların büyük çoğunluğunu oluşturan ve Türk olduklarını gösteren noktaların lafını etmemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder