Gora Türkleri - Kosova
Balkanlar’da Unuttuğumuz : GORA TÜRKLERİ
Goralılar, Müslüman Türk medeniyetini tam anlamıyla benimseyen cesur bir Türk topluluğu olarak tanınır.
Bunlardan Mlika ve Kruşevo'dakiler, Halep civarından gelen Selçuklu Türkleri'ndendir. Diğerleri ise onlardan önce Orta Asya'dan kuzey göç yolunu (Hazar Denizi, Karadeniz'in kuzeyini) takip ederek Ukrayna ile Besarabya'ya giden, buradan da XI. asırda Balkanlar'a inen Peçenekler'in yardımı ile 1304'ten itibaren Rodoplar, Batı Trakya, Pirin ve Vardar Makedonya'sını hakimiyetleri altına alan Kıpçaklar'ın veya Avrupalılar'ın Kuman olarak adlandırdıkları kabilelerin torunlarıdır.
Kosova'dan başka Arnavutluk'ta, Makedonya'da, Yunanistan'da, Bulgaristan'da, Karadağ'da, Sırbistan'da ve Bosna-Hersek'te de bu unsurlara rastlıyoruz.
Kosova özerk bölgesi içinde varlık sürdüren Gora Türk topluluğu; Yugoslavya devletinin dağılmasından sonra dikkatleri çekmiştir. Sahip oldukları nüfus sayısına bakıldığında, Goralılar’ın önemsiz bir etnik topluluk olduğu düşünülebilir. Ancak son derece karmaşık Balkan coğrafyasında hiçbir etnik topluluğu önemsiz görmemiz mümkün değildir.
YEMEK VE SOFRA KÜLTÜRÜ
Goralıların yemek kültüründe yemekleri hayvani gıdalar daha ağır basar. Goralılarda baba evin büyüğü olarak sofraya oturmadan ya da yemeğe başlamadan evin diğer üyeleri sofraya oturmaz ve yemeğe başlamaz.. Benzer davranış biçiminin Kazak, Kırgız ve Anadolu Türklerinde görmemiz mümkündür.
Doğumla ilgili adetler
Goralılar, bebek doğduğunda eğer akşam doğduysa, doğumunun ilanı sabah vaktine bırakılır. Bebek doğduğunda onu tuzlu suyla yıkarlar. Aynı adet Anadolu Türklerinde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır.
Evlilik ve Düğün Adetleri
Goralılarda aile birliği erkek egemen bir yapıya sahiptir. Büyük geniş aile yaygındır. Bu yönüyle başta Kazak aile yapısı olmak üzere Orta Asya Türklerinin aile yapılarıyla örtüşmektedir.
Ölümle ilgili adetler
Goralılarda bir ölüm vuku bulduğunda, ölü evinde ocak yanmaz. Yemeği komşular getirir.Yedinci günde helva dağıtılır. Ayrıca ölü evinin kapısının önüne sandalye konulur ve üzerine havlu atılır. Ölünün yedisine kadar okunur. 40, 52. sene-i devriyesinde yemek verilir.
Diğer Adetler
* Sofraya ve yemeğe basılması iyi sayılmaz.
* Kapı eşiğine oturulmaz ve basılmaz.
* Akşam saatlerinde ve geceleri ev süpürülmez ve tırnak kesilmez.
* Büyükler konuşurken sözleri bitene kadar dinlenir.
* Yıldızlar parmakla sayılmaz sayılırsa elde siğil çıkacağı inancı vardır.
* Gökyüzünde hiçbir şey parmakla gösterilmez.
* Bıçak hediye verilmez, bıçakla çocukların oynamasına iyi gözle bakılmaz.
* Ekmek yere atılmaz, ekmeğe basılmaz.
* Geceleri ıslık çalmaya iyi gözle bakılmaz.
* Boynuna herhangi bir şeyi asmaya iyi gözle bakılmaz.
* Yerli yersiz gülmek iyi karşılanmaz.
* Geceleri aynaya bakmak iyi görülmez.
* Akşam hava karardığında kesinlikle para alışverişi olmaz. Para verilmez.
* Ekmeği tek elle bölmek iyi karşılanmaz.
* Yenilen yemek kötülenmez.
* Kuş ve karınca yuvalarını bozmak iyi karşılanmaz.
* Yaşça küçük olanlar büyükler sorduğunda konuşurlar.
* Yemeği önce erkekler, sonra kadınlar, sonra çocuklar yer.
* Başkasının yatağına oturmak iyi karşılanmaz.
* Sol el ile yemek yeme iyi karşılanmaz.
* Pantolon ve çoraplar yatağın başına konulmaz. Goralılarda yatılan odada
dahi çorap tutulmaz.
Yukarıda belirtilen, yemek ve sofra kültürü, doğum, düğün, ölüm ve diğer adetlerle halk inanışları bakımından Goralılarla hem Anadolu hem de Orta AsyaTürk topluluklarıyla karşılaştırıldığında büyük benzerlikler ve aynılıklar hemen göze çarpar. Burada belki de en temel farklılık, Anadolu’da endogamik/içten evliğe hoşgörü ile bakılırken, Orta Asya ve Balkanlarda egzogamik/dıştan evliliğin tercih edilmesidir.
Gora dili üzerine ciddi hiçbir araştırma yapılmamıştır. İlk bakışta, Gorançe,bir Slav dili olmaktan ziyade, gerek kelimeler gerekse dil yapısı açısından Slav dilleriyle Türkçenin bir karışımı olan karma bir dil özelliği göstermektedir.
Sırp bilim çevrelerinin Goralı kavramını kabul etmedikleri onlara Pomak adını verdikleri söylenmektedir. Goralı, Torbeş ve Pomak adları, onlara çevrelerinde yer alan muhtemelen Slav topluluklar tarafından verildiği ve gerçek etnik adları olan Orta Asya’dan bu coğrafyaya taşıdıkları boy adlarının unutulduğu kanaatindeyiz. Buna rağmen, mezar taşlarındaki belgi ve tamgalar, birer maddi delil olarak kökenlerinin hangi Türk boylarına ait olduğunu bizlere söylemektedir.
Goralılar üzerlerinde yürütülen tüm farklı etnik kategorilendirme çabalarına rağmen büyük bir çoğunlukla kendilerini Türk olarak tanımlamaktadırlar. Bu son derece önemli bir aidiyet ilişkisidir. Nitekim bugün için Türkçe’yi ana dil olarak uzun yüzyıllardan beri konuşmamış ve Slavik dillerin tesiri ile çok uzun yüzyıllar önce dillerini kaybetmiş olmalarına rağmen çoğunluk itibariyle kendilerini Türk kimliğine ait hissettikleri tarafımızdan tespit edilmiştir. Gora daha önce yapılan çalışmalara göre Balkanlarda çok uzun bir zaman diliminden beri var olan bir bölgedir. Bu bölgede yaşayan insanların bizce en önemli özelliği kendilerini çevrelerinde yer alan diğer etnik toplulukların hiçbirine dahil etmemeleridir. Kendi etnik aidiyetlerini ortaya koyarken sahip oldukları dini inanç da kimliklerini belirlemede tek başına yeterli olmamaktadır. Nitekim bu bölgede yaşayan Boşnak ve Arnavutlarla aynı dine (İslam’a) mensup olsalar da onlarla bir etnik aidiyet bağı kurmamaktadırlar.
Goralılar, Müslüman Türk medeniyetini tam anlamıyla benimseyen cesur bir Türk topluluğu olarak tanınır.
Bunlardan Mlika ve Kruşevo'dakiler, Halep civarından gelen Selçuklu Türkleri'ndendir. Diğerleri ise onlardan önce Orta Asya'dan kuzey göç yolunu (Hazar Denizi, Karadeniz'in kuzeyini) takip ederek Ukrayna ile Besarabya'ya giden, buradan da XI. asırda Balkanlar'a inen Peçenekler'in yardımı ile 1304'ten itibaren Rodoplar, Batı Trakya, Pirin ve Vardar Makedonya'sını hakimiyetleri altına alan Kıpçaklar'ın veya Avrupalılar'ın Kuman olarak adlandırdıkları kabilelerin torunlarıdır.
Kosova'dan başka Arnavutluk'ta, Makedonya'da, Yunanistan'da, Bulgaristan'da, Karadağ'da, Sırbistan'da ve Bosna-Hersek'te de bu unsurlara rastlıyoruz.
Kosova özerk bölgesi içinde varlık sürdüren Gora Türk topluluğu; Yugoslavya devletinin dağılmasından sonra dikkatleri çekmiştir. Sahip oldukları nüfus sayısına bakıldığında, Goralılar’ın önemsiz bir etnik topluluk olduğu düşünülebilir. Ancak son derece karmaşık Balkan coğrafyasında hiçbir etnik topluluğu önemsiz görmemiz mümkün değildir.
YEMEK VE SOFRA KÜLTÜRÜ
Goralıların yemek kültüründe yemekleri hayvani gıdalar daha ağır basar. Goralılarda baba evin büyüğü olarak sofraya oturmadan ya da yemeğe başlamadan evin diğer üyeleri sofraya oturmaz ve yemeğe başlamaz.. Benzer davranış biçiminin Kazak, Kırgız ve Anadolu Türklerinde görmemiz mümkündür.
Doğumla ilgili adetler
Goralılar, bebek doğduğunda eğer akşam doğduysa, doğumunun ilanı sabah vaktine bırakılır. Bebek doğduğunda onu tuzlu suyla yıkarlar. Aynı adet Anadolu Türklerinde yaygın bir şekilde uygulanmaktadır.
Evlilik ve Düğün Adetleri
Goralılarda aile birliği erkek egemen bir yapıya sahiptir. Büyük geniş aile yaygındır. Bu yönüyle başta Kazak aile yapısı olmak üzere Orta Asya Türklerinin aile yapılarıyla örtüşmektedir.
Ölümle ilgili adetler
Goralılarda bir ölüm vuku bulduğunda, ölü evinde ocak yanmaz. Yemeği komşular getirir.Yedinci günde helva dağıtılır. Ayrıca ölü evinin kapısının önüne sandalye konulur ve üzerine havlu atılır. Ölünün yedisine kadar okunur. 40, 52. sene-i devriyesinde yemek verilir.
Diğer Adetler
* Sofraya ve yemeğe basılması iyi sayılmaz.
* Kapı eşiğine oturulmaz ve basılmaz.
* Akşam saatlerinde ve geceleri ev süpürülmez ve tırnak kesilmez.
* Büyükler konuşurken sözleri bitene kadar dinlenir.
* Yıldızlar parmakla sayılmaz sayılırsa elde siğil çıkacağı inancı vardır.
* Gökyüzünde hiçbir şey parmakla gösterilmez.
* Bıçak hediye verilmez, bıçakla çocukların oynamasına iyi gözle bakılmaz.
* Ekmek yere atılmaz, ekmeğe basılmaz.
* Geceleri ıslık çalmaya iyi gözle bakılmaz.
* Boynuna herhangi bir şeyi asmaya iyi gözle bakılmaz.
* Yerli yersiz gülmek iyi karşılanmaz.
* Geceleri aynaya bakmak iyi görülmez.
* Akşam hava karardığında kesinlikle para alışverişi olmaz. Para verilmez.
* Ekmeği tek elle bölmek iyi karşılanmaz.
* Yenilen yemek kötülenmez.
* Kuş ve karınca yuvalarını bozmak iyi karşılanmaz.
* Yaşça küçük olanlar büyükler sorduğunda konuşurlar.
* Yemeği önce erkekler, sonra kadınlar, sonra çocuklar yer.
* Başkasının yatağına oturmak iyi karşılanmaz.
* Sol el ile yemek yeme iyi karşılanmaz.
* Pantolon ve çoraplar yatağın başına konulmaz. Goralılarda yatılan odada
dahi çorap tutulmaz.
Yukarıda belirtilen, yemek ve sofra kültürü, doğum, düğün, ölüm ve diğer adetlerle halk inanışları bakımından Goralılarla hem Anadolu hem de Orta AsyaTürk topluluklarıyla karşılaştırıldığında büyük benzerlikler ve aynılıklar hemen göze çarpar. Burada belki de en temel farklılık, Anadolu’da endogamik/içten evliğe hoşgörü ile bakılırken, Orta Asya ve Balkanlarda egzogamik/dıştan evliliğin tercih edilmesidir.
Gora dili üzerine ciddi hiçbir araştırma yapılmamıştır. İlk bakışta, Gorançe,bir Slav dili olmaktan ziyade, gerek kelimeler gerekse dil yapısı açısından Slav dilleriyle Türkçenin bir karışımı olan karma bir dil özelliği göstermektedir.
Sırp bilim çevrelerinin Goralı kavramını kabul etmedikleri onlara Pomak adını verdikleri söylenmektedir. Goralı, Torbeş ve Pomak adları, onlara çevrelerinde yer alan muhtemelen Slav topluluklar tarafından verildiği ve gerçek etnik adları olan Orta Asya’dan bu coğrafyaya taşıdıkları boy adlarının unutulduğu kanaatindeyiz. Buna rağmen, mezar taşlarındaki belgi ve tamgalar, birer maddi delil olarak kökenlerinin hangi Türk boylarına ait olduğunu bizlere söylemektedir.
Goralılar üzerlerinde yürütülen tüm farklı etnik kategorilendirme çabalarına rağmen büyük bir çoğunlukla kendilerini Türk olarak tanımlamaktadırlar. Bu son derece önemli bir aidiyet ilişkisidir. Nitekim bugün için Türkçe’yi ana dil olarak uzun yüzyıllardan beri konuşmamış ve Slavik dillerin tesiri ile çok uzun yüzyıllar önce dillerini kaybetmiş olmalarına rağmen çoğunluk itibariyle kendilerini Türk kimliğine ait hissettikleri tarafımızdan tespit edilmiştir. Gora daha önce yapılan çalışmalara göre Balkanlarda çok uzun bir zaman diliminden beri var olan bir bölgedir. Bu bölgede yaşayan insanların bizce en önemli özelliği kendilerini çevrelerinde yer alan diğer etnik toplulukların hiçbirine dahil etmemeleridir. Kendi etnik aidiyetlerini ortaya koyarken sahip oldukları dini inanç da kimliklerini belirlemede tek başına yeterli olmamaktadır. Nitekim bu bölgede yaşayan Boşnak ve Arnavutlarla aynı dine (İslam’a) mensup olsalar da onlarla bir etnik aidiyet bağı kurmamaktadırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder